Seçimlerde aday tercihlerinin, son birkaç seçimde değişmeden devam eden siyasi vitrinin, AK Partinin seçimlerdeki başarısızlığında payı elbette mevcut.
Kürt muhafazakarları, HÜDA- PAR ve Yeniden Refah Partisine (YRF), seküler Kürtleri ise CHP ve DEMe havale ya damecbur etme siyasetinin, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, partinin karar organlarına uzanan bilgi kanallarının aydınlanmaya muhtaç hale gelmiş olmasının, istişare mekanizmalarındaki ve entelektüel zemindeki vasatlığın, emekliler ve ekonomi gibi, seçmenin Türkiye Yüzyılı ufku sebebiyle tolere etmesini bekleyemeyeceğimiz durumlar ve daha bir çok sebebin AK Partinin seçim başarısızlığında elbette ama az ama çok payı var.
Ama bütün bunlar birer sonuçtur. Sebep değildir. AK Parti için gerçek yüzleşme alanı, son on yılın iç ve dış politikasını şekillendiren siyasi paradigmalarda aranmalıdır.
Değişmesinin vakti gelmiş politikalarımızı değiştirmezsek
Siyasi paradigmalarımızın şekillendirdiği, ama değişmesinin de vakti gelmiş politikalarımızı tartışmadan ve gündeme getirmeden, bu seçim yenilgisini 2028de zafere dönüştürmemiz mümkün değildir.
Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi, Güneşe maruz kalırsak, buz gibi erir gideriz
Gerçek yüzleşme olabilmesi için insanlara asgarisinden bir tartışma özgürlüğü ve fırsat ortamı sunulabilmelidir.
Kimse, acaba yazar ve konuşursam siyasi istikbalim işim gücüm ne olur gibi bir endişeyle hareket etmeye zorlanmamalıdır!
Partimizin sembolü haline gelmiş bir dostumuz, partimizin siyasi ve hukuki işler başkanı olarak konuşur bir başka dostumuz devlet adına kayıt tutarsa, hiçbirimiz Cumhurbaşkanımızın bizi davet ettiği yüzleşmeyle gerçek bir yüzleşme yaşayamayız.
***
Kimse kimsenin yurtseverliğini ve bin yıllık tarihin getirdiği bütün belaların içinden her defasında Türklerin ve Kürtlerin silah ve kalem yoldaşlığı sonucu küllerinden yeniden doğan bu güzelim, bu şık olunası ülkeye aidiyet duygusunu sorgulayacak hak ve yetkiye sahip değildir!
Vanda mazbatanın hak eden sahibine, YSK onayından geçmiş ve seçilmesinde bir engel görülmemiş DEM Adayı Abdullah Zeydana verilmemesini doğru bulmayan partinin kurucusu arkadaşlarımız ve milletvekillerimiz şu bu sayılacak ve susturulacaksa- seçim yenilgisinin en büyük kısmı Kürt mahallesinde yaşanmışken- parti içindeki Kürt aktörlerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini nasıl bekleyebiliriz?
Onlar da devletin istediği doğrultuda konuşmazlarsa kayıt altına mı alınacaklar, film başa sarılıp aslında bölücü mü sayılacaklar?!
***
Güneydoğuda 2015 seçimleri gibi bir sonucun dokuz yıl sonra yeniden yaşanmasının, Diyarbakırda %16da kalmanın, Vanda sıfır çekmenin sebeplerini AK Partili Kürtler kendi aralarında ve partileriyle nasıl konuşabilecek, yüzleşebilecekler?!
Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız!
Bin yıl sonra en zor ve çetrefilli bir süreçte tarihin AK Partiye ve liderine sunduğu tarihi misyona uygun bir ilerleme ve yol haritasını yeniden tasarlamak ve bunu mümkün kılacak özgür bir tartışma ortamını inşa etmek hepimizin sorumluluğundadır.
Yoksa partimize de liderimize de devletimize de bu ülkeye de yazık olur
Orhan Miroğlu
AK Parti 25. ve 26. dönem Milletvekili ve AK Parti MKYK üyesi