PeyamaKurd - ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde, her iki taraf da kabloyu kesen ilk ülke olmayı istemiyor. Peki Avrupa Birliği (AB), ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlayabilir mi?
ABD merkezli yayın yapan Arab Center DCde, Türkiyenin son dönemde uluslararası meselelerde aldığı olumlu rollerin ve AB ile ABD ile ilişkilerinin ele alındığı bir analiz kaleme alındı.
Türkiyenin Ukrayna savaşında aldığı rolden, Yunanistan ile ilişkilerde attığı adımlara kadar çok sayıda hamlesinin, dünyada olumlu karşılandığı ifade edilen analizde, AB ve ABD ile Türkiye arasında bulunan ihtilafların da karşılıklı olarak görüşülmeye devam ettiği kaydedildi.
Ayrıca, İsveçin NATO üyeliği ve Türkiyenin F-16 talebinin karşılıklı olarak ilişkileri test edeceği ve iki ülkenin de olumsuz bir adım atarak kabloyu kesen ilk ülke olmak istemediği belirtildi.
ABnin Türkiyeye tavrı yumuşamaya başladı
ABnin Türkiyeye dair tutumunda geçtiğimiz aylarda bir değişiklik oldu. ABnin dışişleri ve güvenlik politikasından sorumlu yüksek temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komisyonunun komşuluk ve genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Verhelyi, AB-Türkiye ilişkilerinin durumu hakkında kapsamlı açıklamalarda bulundu.
Ardından AB Genel İşler Konseyi, Türkiye ile angajmana hazır olduğunun sinyalini verdi.
Konseyden yapılan açıklamada, Türkiyenin AB üyeliğine aday ve çeşitli alanlarda kilit bir ortak olduğunun altı çizildi.
Orta Doğu çalkantı içinde. Ukraynadaki savaş neredeyse çıkmaza girmiş durumda. Türkiye ve Yunanistan ise birbirlerine karşı olumlu adımlar attılar.
Bu gelişmeler ışığında, Türkiyedeki birçok gözlemci ABnin ilişkiler için olumlu bir gündem oluşturmaya karar verdiğini düşündü. Bu arada başka işaretler de Avrupa-Atlantik topluluğunun, Türkiyeye yeni açılımlar yapmakta olduğunu gösteriyordu.
Ortam bunun gerçekleşmesi için uygundu çünkü ülkeler bu belirsiz zamanlarda diğer ülkelerin desteğine ihtiyaç duyuyordu.
AB, Türkiye ile karşılıklı olarak krlı işbirliği alanlarını keşfedebileceği fikrini masaya getirdi ancak herhangi bir angajmanın aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir olması gerektiğini de ekledi.
ABD ve Türkiye kabloyu kesen ilk ülke olmak istemiyor
Transatlantik cephede ise Türkiye ile ilişkilerle ilgili konular biraz daha farklı.
İlk bakışta ABD için Avrupadaki en önemli acil mesele İsveçin NATOya katılımı gibi görünse de aslında daha acil bir mesele ABD Kongresi ile Türk parlamentosu arasındaki bir anlaşmayı içeriyor.
Türkiye, 36 adet F-16 savaş uçağı alımı ve halihazırda Türk Hava Kuvvetlerinin elinde bulunan 80 uçağın modernizasyonu konusundaki soru işaretlerini gidermek isterken, Kongre de ipleri elinde tutmak istiyor.
İki konu birbiriyle bağlantılı. çünkü ABD, İsveçin bir an önce NATOya kabul edilmesini istiyor.
Türkiye de F-16ların alımı konusunda ABDli yetkililerle bir anlaşmaya varmaya çalışıyor.
Bu nedenle Türkiye ile İsveç arasındaki anlaşmazlıklar ABD Kongresi ile Türk parlamentosu arasında bir sürtüşme kaynağı haline geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, süreci hızlandırmak için önergelerin Kongre ve Türk parlamentosuna eş zamanlı olarak sunulmasını önerdi.
Her iki taraf da kabloyu kesen ilk ülke olmak istemiyor. F-16ların satın alınması ve modernizasyonu anlaşması sorunu çözüldüğü takdirde Türkiyenin ABDnin isteklerine karşı çıkması pek olası değil.
İsveçin NATOya katılımı bu nedenle iki ülke arasında bir yan mesele haline gelmiştir.
Ancak İsveçin NATO üyeliği meselesinin yanı sıra, Ankara ile Washington arasında ele alınması ve çözülmesi gereken uzun bir anlaşmazlık listesi daha var.
Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile Türkiye-ABD ilişkilerini enine boyuna tartışmaya hevesli. Böyle bir görüşme geçtiğimiz günlerde iki liderin yaklaşık bir saat telefonda konuşmasıyla gerçekleşti.
Bu görüşmede Beyaz Saray ise NATO ittifakının güçlendirilmesinin önemine vurgu yaptı ve İsrailin kendini savunma hakkını yineledi.
Ankara, ABDnin Suriyede DSG ile ittifakından rahatsız
Ankara ile Washington arasındaki ilişkilerin bir diğer sıcak konu da Suriyedeki ABD güçleri ile Türkiye terör örgütü olarak kabul ettiği PKK konusu.
Ayrıca Türkiye, ABD müttefiki Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) de terör örgütü olarak kabul ediyor ve son dönemde askeri operasyonlar yapıyor.
Bu konu Türkiye tarafından diğerlerinden daha önemli bir mesele olarak algılanıyor. Erdoğanın gelecek temmuz ayındaki NATO zirvesinde Biden ile bu konuyu gündeme getirmesi muhtemel.
Putinden Gazze için Erdoğana övgü
Bu arada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yıllık basın toplantısında Erdoğanın Gazzedeki durumu çözme çabalarında önemli ve öncü bir rol oynadığını belirterek övgüde bulundu.
Sorunlar bir gecede elbette çözülmeyecektir. Ayrıca, Türkiyenin Gazzedeki savaşı sona erdirme çabalarındaki rolü, çok önemli bir noktaya ulaşmayabilir.
Ancak ülkenin adının uluslararası alanda olumlu bir bağlamda anılıyor olması, karşı karşıya olduğu sorunların bir kısmının çözülmesi için çalışmayı kolaylaştırmaktadır.