"Gelişen bu manzarada, Kürt-İsrail ittifakı belirleyici bir faktör mü olacak?"

PeyamaKurd - Türkiye'nin eski taktiğini uyguluyor: Kürtleri yeni Orta Doğu haritasından uzak tutmak. Bu durumda, Kürtler ile İsrail arasındaki bağların güçlendirilmesi, Türkiye ile İran'ın hırslarını dengeleyebilir, bölgesel istikrarı teşvik edebilir ve O...

Haberler 09.03.2025 - 13:27 Son Güncelleme : 02.04.2025 - 10:43

PeyamaKurd - Türkiyenin eski taktiğini uyguluyor: Kürtleri yeni Orta Doğu haritasından uzak tutmak. Bu durumda, Kürtler ile İsrail arasındaki bağların güçlendirilmesi, Türkiye ile İranın hırslarını dengeleyebilir, bölgesel istikrarı teşvik edebilir ve Orta Doğudaki güç dinamiklerini yeniden tanımlayabilir.

Türkiye en güçlü pazarlık kozu, Öcalanı kullanıyor

Türkiye bir kez daha Kürt sorununu bölgesel hegemonyasını öne sürmek için kullanıyor.

Bu sefer en güçlü pazarlık kozunu kullanıyor: PKKnin lideri ve bir zamanlar bağımsız bir Kürdistanı hedefleyen, 1999dan beri hapiste olan Abdullah Öcalan. Öcalanın sadece PKKye değil, tüm gruplara yönelik silahsızlanma çağrısı yaparak Kürt hareketlerini lağvetmelerini belirtti.

Ancak Türkiye, Öcalanın belirttiği gibi demokratik siyasi kanalları kapatmasından kaynaklanan Kürt sorununu çözmekle hiçbir zaman gerçekten ilgilenmedi. Bir asırdır, Kürtlere sınırları içinde en temel özerkliği bile sistematik olarak reddetti.

PKK, çekirdek ideolojisine göre farklı yöne dönüştü

Öcalan, Türkiye içinde federalizm, idari özerklik veya kültürel çözümler dahil olmak üzere herhangi bir siyasi yapıyı talep etmekten kaçındı.

PKK; İran, Irak, Suriye ve Türkiyedeki tüm Kürt bölgelerini kapsayan bağımsız bir Kürdistan hedefiyle kurulmuştu. Artık sadece kültürel çözümler bile sağlamamaya dönüşen maksimalist bir yapıya dönüşmüş durumda. Hatta kendi yönetim modeli olan demokratik konfederalizmi savunmaktan bile kaçınıyor.

Bu sert geri çekilme, Türkiyenin uzun vadeli stratejisi ve Öcalanın, Türkiye baskısı altındaki gelişen duruşu hakkında sorular ortaya çıkarıyor, çünkü çözüm olarak önerdiği demokratik uzlaşma, Türkiye anayasasında yer alan tamamen etnosantrik Türk kimliğinin elden geçirilmesini gerektirmiyor. Peki, Türkiyenin bu hareketinin arkasında ne yatıyor?

***

Orta Doğu haritasının revize edilmesi

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Eylül 2024teki BM Genel Kurulunda gözden geçirilmiş bir Orta Doğu haritası sunarak, Kürtlerin bölgedeki kritik rolünü vurguladı.

Laik ve demokratik yönetim modelleri ve Yahudi halkıyla olan tarihi bağları ile Kürtler, gelişen Orta Doğuda stratejik bir güç temsil ediyor.

Aralık ayında Suriyede Beşar Esad rejiminin devrilmesi İran ve Hizbullah açısından büyük bir yenilgi olsa da İsrail, Esad rejiminin oluşturduğu tehditlerle boy ölçüşebilecek yeni tehditlerle karşı karşıya.

Suriyenin mevcut güç yapısı, yakın zamanda askeri bir konsey ilan eden Aleviler ve Dürziler gibi daha küçük iki etnik-dini topluluğun yanı sıra, üç büyük grup arasında bölünmüş durumda: Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), Şuan hükümeti kontrol eden Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) ve General Mazlum Abdi komutasındaki Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG).

**

Türkiye, Kürtlerin Orta Doğuda güçlenmesinden çekiniyor

Ancak SDG, İsrailin yakın zamanda ilan ettiği bir askeri konsey ile Suriyedeki tek büyük liberal-demokratik güçtür ve İsrailin bağ kurmaya çalıştığı Dürzilerle iyi ilişkilere sahip. Abdi, Öcalanın çağrısının Suriyedeki kendileri ile ilgili olmadığını belirtmesine rağmen, AK Partisi sözcüsü Ömer çelik, Öcalanın çağrısının SDGyi de içerdiğini iddia etti.

Türkiyenin, Kürtlerin silahsızlanmasına yönelik son girişimleri, gerçek bir barış arzusundan değil, bölgedeki İsrail etkisini engellemeye yönelik stratejik bir girişimden kaynaklanıyor.

Ankara, Kürtlerin Orta Doğuyu yeniden şekillendirmede önemli bir güç haline gelebileceğinden hem Türk hegemonyasına hem de desteklediği cihatçı yapılara meydan okuyabileceğinden çekiniyor.

Türkiye gerçekten barışa bağlıysa, neden Lozan Antlaşmasının (24 Temmuz 1923) yüzüncü yılında veya 2023te modern Türkiyenin kuruluşunda fırsatı değerlendirmedi? Neden şimdi?

Erdoğanın bu hesaplı hamlesi, Hamasın 7 Ekim 2023te İsraile saldırmasının ardından geldi.

Ayrıca Türkiyenin etnik şovenizm modelini benimsemesi gibi, günümüz İranı da aynı yolu izleyerek, Doğu Kürdistan (Rojhilat) herhangi bir Kürt hareketini ortadan kaldırma hedefiyle bölgenin dinamiklerini daha da karmaşık hale getirebilir.

Türkiye, Suriyedeki (yani Kürtlerin silahsızlandırılması ve Rojava Kürdistanındaki özerk hükümetin dağıtılması) hedef ve planlarını başaramazsa, Öcalan konusunda elindeki pazarlık kartı boşa gidecektir.

***

Türkiyenin Kürt siyasetini manipüle stratejisi, basit değil

Ankaranın Öcalanın esareti aracılığıyla Kürt siyasetini manipüle etme stratejisi, sahadaki Kürt güçlerini zayıflatmadaki başarısına bağlıdır. Bu strateji, başarısız olursa, Türkiyenin Türkler için iki ucu keskin bir kılıç görevi gören Kürdistan davası üzerindeki nüfuzu önemli ölçüde azalır.

Bu gelişen manzarada, Kürt-İsrail ittifakı belirleyici bir faktör olabilir. İkisi arasındaki bağların güçlendirilmesi, Türk ve İranın hırslarını dengeleyebilir, bölgesel istikrarı teşvik edebilir ve Orta Doğudaki güç dinamiklerini yeniden tanımlayabilir.

İsrail bu fırsatı çok geç olmadan fark edecek mi? Dürzileri korumak için çoktan adımlar attı. Şimdi sırada Kürtler mi var?


Loqman Rapdey: The Jerusalem Post

Ana Sayfaya Git