PeyamaKurd - ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiyedeki insan hakları ihlallerine ilişkin 2021 raporu ışığında, ABD yönetiminin artık NATO müttefiki Türkiyeye karşı uzun ve sert bir politika uygulamasının zamanı geldi.
ABD Başkanı Joe Biden, 2020deki seçim öncesi konuşmasında, öncülük eaatmenin ABDnin rolü olduğunu açıkça Özgürlük ve demokrasiyi savunmalıyız sözleri ile dile getirdi.
Biden Orta Doğudaki misyonunu nasıl tanımlıyor?
Biden, Afganistanda bunu yapmayı başaramadı ancak bunun dışında sözünü yerine getirdi. Diğer yandan Bidenın Ukraynaya olan sadık desteği, eski ABD Başkanı Franklin D. Rooseveltin Amerikayı demokrasinin büyük savunucusu olarak tanımlamasını anımsatıyor.
ABD, Ukrayna için önemli destek kararlarıyla başı çekiyor ve AB ülkeleri biraz gecikmeli de olsa ABDyi bu konuda takip ediyor.
Biden ayrıca, Afganistan ve Orta Doğudaki savaşlarda yer alan ABD askerlerinin büyük çoğunluğunu eve döndüreceğini belirterek misyonunu El Kaide ve IŞİDi yenmek olarak tanımlıyor. Bu nedenle Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD kuvvetlerinin Irakta kalmaya hazır olduğunu açıkladı.
ABD özel kuvvetleri ile Suriyedeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında Rojavada (Suriyenin kuzeyi) terör örgütü IŞİDin yenilgiye uğratılmasına yol açan işbirliği, başarılı ve uygun maliyetli bir operasyona dönüştü.
Oysa eski Başkan Donald Trump, Ekim 2019da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı bir telefon görüşmesinin ardından Türkiyenin Suriyeye üçüncü bir harektına yeşil ışık yakmış ve bu kararı işlere bir İngiliz anahtarı koymuştu.
ABDnin Türkiye sorunu
ABDnin Suriyedeki Kürt güçlerine verdiği destek, Türkiyede sürekli bir rahatsızlığa neden oluyor. Bu nedenle, ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milleyin geçtiğimiz günlerde Suriyeyi ziyaretinin ardından Washington, Ankarayı yatıştırmaya dair açıklamalarda bulundu. Nitekim bu maksatla ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Milleyin Suriyede yalnızca ABD askerleriyle görüştüğünü açıkladı.
Türkiyenin planladığı dördüncü bir harektı engelleyen tek şey Rusyanın iznidir. Ancak şimdi Rusya Ukraynada bir savaşın içerisinde ve daha çok kendi arka bahçesiyle meşgul.
Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin 2002de iktidara gelmesinden bu yana Türkiye, kendisini NATO ittifakı ve temel değerleri olan demokrasi ilkeleri, bireysel özgürlük ve yönetim ilkeleri ile çatışmaya sokan büyük bir eksen kayması geçirdi.
Üçlü toplantı, F-35, F-16 meselesi
Bu, geçen Temmuzda Tahranda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Reisi arasında gerçekleşen ve iş birliklerinin teyit ettikleri üçlü toplantıda da bariz bir şekilde görüldü. Eylül ayında Erdoğan, Şanghay İşbirliği Teşkilatının zirvesinde başrolde yer aldı.
Erdoğan, hedefinin Avrupa Dış İlişkiler Konseyinin Haydut NATO olarak nitelendirdiği Şanghay İşbirliği Örgütüne katılmak olduğunu da belirtti. Türkiye, terörist olarak gördüğü muhalifleri teslim etmedikçe İsveçin NATO üyeliğini de engelliyor.
ABD, Rusyadan S-400 füze savunma sistemini satın alması nedeniyle Türkiyeye yaptırımlar uygulandıktan sonra F-35 programından da çıkardı. Ancak yine de ABD Dışişleri Bakanlığı Kongreye, Türkiyeye 40 adet F-16 savaş uçağı ve 79 modernizasyon kiti satışını onaylamanın ABDnin ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olacağını ve NATOnun uzun vadeli birliğine hizmet edeceğini tavsiye etti.
Rusyaya karşı birliğe odaklanılan Münih Güvenlik Konferansının ardından Dışişleri Bakanı Antony Blinken Türkiyeye geçerek Dışişleri Bakanı Mevlüt çavuşoğlu ile görüştü. Türkiyedeki depremlerin neden olduğu büyük yıkımın ardından ABD, Türkiye ve Suriye için 185 milyon dolarlık yardım sözü verdi.
Türkiyeye uzun ve sert bir politika izlemesinin zamanı geldi
Ulusal felakete rağmen Türkiye Dışişleri Bakanı, Blinkeni F-16 savaş uçaklarının Türkiyeye satışını hızlandırmaya çağırdı ve Blinken de Biden yönetiminin anlaşmaya olan güçlü desteğini dile getirdi.
Blinken bu görüşmenin ardından, Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ile bir araya geleceği Atinaya gitti. Her iki taraf da Karşılıklı Savunma ve İşbirliği Anlaşmasının (MDCA) değiştirilmesinden ve Dedeağaç limanının kilit bir stratejik merkez olarak geliştirilmesi konusundaki fikirleri teyit etti.
Diğer yandan Biden geçtiğimiz haftalarda, yolsuzlukla mücadele, otoriterliğe karşı durma ve insan haklarını ilerletme taahhüdünden söz etti.
Bütün bu gelişmelerden sonra ABD Dışişleri Bakanlığının, Türkiyedeki insan hakları ihlallerine ilişkin 2021 raporu ışığında, Türkiyeye uzun ve sert bir politika izlemesinin zamanı geldi.
Türkiyede bir değişim mi geliyor?
Deprem felaketinin ardından önemli bir değişimin zemini hazırlanmış oldu. 170.000den fazla bina ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Yaklaşık 1.9 milyon kişi geçici barınaklara yerleştirildi ve 50.000den fazla kişi öldü.
Financial Times, Antakyada lüks bir apartman kompleksi olan Rönesans Residansın çökmesinin Türkiyenin inşaat sistemindeki çürümenin sembolü haline geldiğini detaylı bir analizle gözler önüne serdi.
Erdoğan ise, Türkiyenin Mart ayından itibaren harap olmuş güneydoğuda yaklaşık 200.000 konut inşa edeceğini söyledi. Türkiye Toplu Konut İdaresi, sadece üç gün içinde 3.770 konut inşaatı için sekiz farklı ihale açtı.
Karar verecek olan HDP olacaktır
Seçimler yaklaşırken, hesap verebilirlik konusu Erdoğanın zihninde en üst sırada yer alıyor. Erdoğana 6 Şubat sabahı erken saatlerde meydana gelen depremin ardından kritik ilk 48 saatte devletin geç tepki vermesine yönelik eleştiriler yöneltildi. Erdoğan, bariz bir şekilde yeniden seçilmek için bir yıl verilmesi çağrısında bulundu ve bu süre içinde depremin yaralarını iyileştirme sözü verdi.
Depremden sonra Twitter, 12 saat süreyle bloke edilince kurtarma çalışmaları aksadı.
Ama Türkiyede hava değişiyor. 2013teki Gezi Parkı protestolarını anımsatan şekilde futbol maçlarındaki kalabalıklar, hükümetin istifa etmesi için sloganlar atıyor.
Şimdi altı partili muhalefet, cumhurbaşkanı adayı olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlunu kabul etti.
Ancak karar verecek olan ve Türkiyenin demokratik bir devlet olup olmayacağına ya da İslami yönetim altında kalıp kalmayacağına karar verecek olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) olacaktır.
The Jerusalem Post
çeviri-Düzenleme | PeyamaKurd
Bu kategoride yazarlar tarafından ifade edilen görüşler, kendilerine aittir ve PeyamaKurdun bakış açısını yansıtmayabilir.