DEM Parti Sözcüsü: Öcalan’ın mektubu Kandil, Avrupa ve Rojava’ya ulaştı!

PeyamaKurd - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Kandil, Avrupa ve Rojava’ya mektup gönderdiğini doğrulayarak, “Kendileri de açıkladı. Bunu biz de teyit ettik” dedi. DEM Parti Merkez Yürütme K...

Haberler 17.02.2025 - 20:41 Son Güncelleme : 12.03.2025 - 13:59

PeyamaKurd - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, PKK lideri Abdullah Öcalanın Kandil, Avrupa ve Rojavaya mektup gönderdiğini doğrulayarak, Kendileri de açıkladı. Bunu biz de teyit ettik dedi.

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu, kayyum atamaları başta olmak üzere son dönemdeki gelişmeleri değerlendirmek üzere Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında toplandı.

Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan DEM Parti Genel Merkez binasında toplantıya ilişkin basın açıklaması yaptı.

Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasına tepki gösteren Doğan, Bu iradeye sahip çıkmak için, demokratik şekilde direnen ama buna rağmen saldırı ile karşı karşıya kalan herkesi özel olarak selamlıyoruz çünkü olağan olmayan koşullarda yapılan bir seçim neticesinde 14te 14 yaptılar. Sonra Vanı ele geçirmeye çalıştılar. Van ise kazanılmış olan bir yeri tekrar kazandı. Van halkının bütün kazanımlarını, oyunu, tercihini yok saydılar ve belli rant odaklarına peşkeş çektiler dedi.

Ayşegül Doğan şunları kaydetti:

2016dan bu yana kazanamadıklarını farklı bir şekilde ele geçirmeye çalışıyorlar. Sanki bu şehirler Türkiyenin bir parçası değilmiş gibi birtakım görüntüler çıkıyor. Rahatsızlığı defalarca dile getirdiğimiz gibi yaptığımız diplomatik çözümler de yanıtsız kalıyor. Bugün darbecilikle anılmak bu iktidarın yapmaması gereken bir şeydir. Kayyum uygulamasına yalnızca Kürt coğrafyasına mahsus bir mesele gibi yaklaşmamalı tüm demokrasi güçleri. Bu çağrıyı yıllar önce de yaptık, bugün yine bu çağrıyı yapıyoruz. Kayyum rejimine karşı mücadelede yan yana geliş, uzun soluklu bir mücadele olmalı. Bu seçimler ya da atanan kayyumlar apaçık darbedir, sıradanlaştırılamaz. Bu darbeler neredeyse kanıksanır hale geldi. Bununla mücadele etmeliyiz. Halkın seçtiğinin yerine devletin bir temsilcisinin getirilmesi kabul edilemez. Bu bir varlık meselesidir ayrıca.

15 Şubat tarihinde kayyum atayarak nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?

Buradan açıkça ilan ediyoruz, hiçbir zaman da gizlemedik. Savcılık sanki gizli bir örgütlenme yapısı varmış gibi sanki bunu keşfetmiş gibi utançla değil hukuk adına ibretlik bir metinle soruşturma yapıyor. Bir de illiyet bağı kurmaya çalışıyor. Nedir suç sayılmak istenen? Verilen mesaj da çok açık. Neymiş efendim Kürtler siyasi denge ya da siyasi unsur olabilirlermiş. Kent uzlaşısı formülasyonu da bunun için bulunmuş. Ayrıca örgüt de bu konuda açıklama yapmışmış. Kurulan illiyete bakar mısınız? Hukukla bir ilgisi var mı? Ortada bir delil var mı? Yok. Ama ne var? Siyasi bir kanaat var, siyasi bir yorum var. Peki bu siyasi kanaat ve yorumla iş yapan kim? Güya hukukçu. Bu ırkçılık değil de nedir? Başka bir tezahürü olabilir mi bu kadar apaçık yapılan ırkçılık ve ırkçılık girişiminin. Kürtler kazanmasın, seçilmesin, konuşmasın hiçbir masada olmasın, ne demek Kürtün yönetimde karar ve söz sahibi olabilmesi? Bu bunun mesajı, bu kadar açık.

Demokratik siyaset yapmak isteyen insanlara böyle bir alan yok denilmek isteniyor. Peki biz napalım? diye soruyorlar. Bu ülkenin Kürtleri, farklı düşünen insanları, devrimcileri, demokratları niye siyaset yapamasın? Niye seçemesin, niye eşit yurttaşlık hakkı yok sayılsın. Ve siz kim olarak hangi yetkiyle neye dayanarak böyle bir şey yapıyorsunuz? Bir de Vana kayyum operasyonunun yapıldığı günün simgesel anlamı tartışılıyor. 15 Şubat tarihinde kayyum atayarak nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz? Bunu açıklaması gerekenler bu ülkeyi yönetenlerdir.

Eğer bir demokratik siyaset hazırlığı varsa, demokratik siyaset alanı neden bu kadar çok kuşatılıyor?

44 merkezde DEM Partlilerle, barolarla, derneklerle, siyasi partilerle, STKlarla görüştük. Ülkenin dört bir yanında öğrenciler, işçiler, işsizler giderek artan bu ekonomik yoksulluk ortamında en başa koydukları şey ekmek mücadelesiyse eşit şekilde ifade edilen de adaletten, demokrasiden, barıştan yoksunluk. Bu yoksunlukları yaşamak zorunda değil bu ülke. İnsanlar bunu değiştirmek istiyorlar ve bunun için de mücadele ediyorlar. Bakın devlet, iktidar son gelişmelerle ilgili bunu bir sürece evriltecek bir kararlılığa sahip midir diye soruluyor. Bu soru Tekirdağdan Şırnaka kadar sorulan soru. Aynı fakat farklı kesimler tarafından soruluyor. Farklı dillerde soruluyor. Ama insanlar aynı kaygıları taşıyorlar. Kararlılık görmek istiyorlar. Niyetin ne olduğunu, sahicilik görmek istiyorlar. Yaşadıkları güvensizliğin telafi edilmesini istiyorlar. Yine süreci hukuki ve siyasi zemine çekecek bir hazırlık var mı? diye soruyorlar. Sayın Öcalanın aylar önce gönderdiği bir mesajdı. Daha sonra bunun çeşitli şekillerde genişletilmiş hline ilişkin mesajlar da geldi. Eğer bir demokratik siyaset hazırlığı varsa, demokratik siyaset alanı neden bu kadar çok kuşatılıyor? Operasyonlarla, yargı kumpaslarıyla ve kendinden olmayan herkese yargı eliyle bir tehdit, bir şantaj yaparak nasıl olacak diye bize soruluyor.

Türkiye halkları tüm tarafları ezberlerini bozmaya davet ediyor

Yine tecrit soruluyor. Evet DEM Parti İmralı Heyetinin yaptığı görüşmeler var ama sonuçta bir iletişimsizlik süreci sürüyor. çeşitli farklı kesimler Sayın Öcalan ile görüşmek istiyor ama bu sağlanmıyor. Bunun ne zaman sağlanacağı da en başta sorulan sorulardan biri. Özgür çalışma koşulları oluşturulmadan Sayın Öcalan bu tartışmalara nasıl bir katkı yapabilir diye soranlara ilgili bakanlıkların, yetkililerin cevap vermesi gerekiyor. Bu tartışma ülkede değilmiş gibi, sanki bu ülkenin bakanlarını, yetkililerini ya da yöneticilerini ilgilendirmeyen bir tartışmaymış gibi davranmak ve bunu sürdürmek imknsız. Türkiye halkları bu ülkeyi yöneten insanları tutarlı davranmaya, ciddi davranmaya davet ediyor. Bu meselenin çözümüne ciddiyetle yaklaşmaya davet ediyor. Türkiye halkları tüm tarafları ezberlerini bozmaya davet ediyor. Türkiye halkları yıllardır kanayan bu yaranın artık ertelenmeden ötelenmeden çözülmesini istiyor ve buna hazır. Demokratik bir değişim ve dönüşüme hazır halklar. Öte yandan buna karşı yalnızca anti demokratik uygulamalarla cevap veren bir iktidar gerçeği çıkıyor ortaya. Bu görüntüye dair, tatminkar bir şekilde yanıta ihtiyacı var insanların.

Bu fırsatı birlikte değerlendirebiliriz

Hangi akılla kimler tarafından neden, nasıl kurguladığını biliyor olsak da sözün ağırlığını da hesaba katarak konuştuğumuz bilinmeli. çok ağır sözler söylenebilir, bambaşka tespitler de yapılabilir ama bu, meseleye ciddiyetle yaklaşmamaktır. Bu meseleye bu şekilde yaklaşmayan bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. DEM Parti olarakk oldukça sancılı, yıllara yayılmış neticede insan hayatından bahsettiğimiz bir meselenin çözümü söz konusu olan. Türkiyenin demokratikleşmesi söz konusu olan. Türkiyede birlikte eşitlikçi bir kardeşlik hukuku içinde yaşamdan bahsediyoruz. Herhangi bir şeyden bahsetmiyoruz. O yüzden sorumlu, tutarlı, ciddi bir yaklaşıma davet etmek istiyoruz.

çağrımız her zaman olduğu gibi antidemokratik uygulamalara hız vererek toplumun farklı kesimlerinde oluşan kaygıları kaşımak yerine, kutuplaşmayı artırmayı hedeflemek yerine bilinmelidir ki zaman kazarma, çıkarcı yaklaşım ya da oyalama taktikleri gibi düşünülen planlar varsa, eğer böyle hesaplamalar yapılıyorsa bunlar hakikaten nafile çabalar. Bunlardan vazgeçmek gerekir. Aksine şunun farkında olmak gerekir, çok kıymetli bir zaman dilimindeyiz. Türkiyenin önünde tarihsel bir fırsat var. Bu fırsatı birlikte değerlendirebiliriz ve bu tarihsel fırsatı bu tür hesaplarla heba etmek yerine güç vermek ve başarılı olabilmesi için sorumlu davranmak gerekir. Kent uzlaşısından hiçbir şekilde de vazgeçmeyeceğiz.

Öcalanın mektubu Kandil, Avrupa ve Kuzeydoğu Suriyeye ilgili yetkililere ulaştırılmış

Kürdistan Bölgesindeki görüşmelere ilişkin de konuşan Doğan, görüşmeler sonrasında Türkiyeye dönecek heyetin yapılacak tartışmalar sonrasında bir bilgilendirme yapılacağını bildirdi. Doğan, Öcalanın mektubunun Kandile gidip gitmediği tartışmaları konusunda şunları söyledi:

Sayın Öcalanın mektubu Kandil, Avrupa ve Kuzeydoğu Suriyeye ilgili yetkililere ulaştırılmış. Bunu zaten açıkladılar kendileri de. Biz de basın üzerinden takip ediyoruz. Bunu biz de teyit etmiş olalım. Buna ilişkin çokça soru aldığımız için teyide ihtiyaç duyduk. Kandilde KCKli yetkililere, Kuzey ve Doğu Suriyede SDGli yetkililere ve Avrupada da işte KCDK-E ve KNKye ulaştırılmış bir mektup var. Ayrıca DEM Parti İmralı heyeti dışında, İmralıda Öcalanla başka bir temasımızın olmadığını da bilinmesini isteriz. Dolayısıyla heyetimizin aktarımlarını sizlere oldukça açık ve şeffaf bir şekilde yapıyoruz.

Ana Sayfaya Git