PeyamaKurd - Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, hem yerel hem de uluslararası çabaların tüm Suriye topraklarında ateşkes sağlamak için sürdüğünü belirterek, hem Suriyeli hem de Suriyeli olmayan aktörlere işaret etti.
DSG, Rojavanın fiili ordusu olarak hizmet veriyor ve ABD öncülüğündeki IŞİDe Karşı Uluslararası Koalisyonun da ana ortağı olmaya devam ediyor.
Dün yapılan periyodik DSG Askeri Konseyi toplantısında konuşan Mazlum Abdi, Suriye topraklarında ateşkes sağlamak için yerel ve uluslararası çabaların sürdüğünü vurguladı.
Abdi, mart ayında DSGyi Suriye devlet güçlerine entegre etmek için Suriye Geçici Hükümeti Lideri Ahmed Şara ile önemli bir anlaşma imzaladı.
Anlaşma, Kürtleri Suriyenin ayrılmaz bir parçası olarak tanıyor, ülke çapında ateşkes öngörüyor ve yerinden edilmiş Suriyelilerin memleketlerine dönüşünü sağlıyor.
Suriye Demokratik Konseyi (SDC) başkanlık konseyi üyesi Besam İshak, bu önemli anlaşmanın başta ABD tarafından yönetilen uluslararası arabuluculuk çabaları sayesinde elde edildiğini söylemişti.
Şam ve DSG arasındaki diplomasi fiile döküldü
Dünkü toplantıda Mazlum Abdi, DSGnin Suriye hükümetiyle ilişkilerindeki son gelişmelere de değindi ve özellikle Kuzey Halepte ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahalleleriyle ilgili varılan anlaşmadan bahsetti.
Anlaşma kapsamında, iki tarafın tüm tutukluları değiş tokuş etmesi ve DSGye bağlı iç güvenlik güçlerinin (Asayiş) Kürt mahallelerinde kalması kabul edildi.
İlk tutuklu değişimi de Perşembe günü gerçekleşti ve iki taraf arasında yaklaşık 250 tutuklu takas edildi. Bir gün sonra, SDGnin omurgasını oluşturan Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG), Halepteki Kürt mahallelerinden çekilmeye başladı.
Şam ile gerginliği azaltma çabalarının yanı sıra, kuzeyde özellikle DSG ile Türkiye ve Türkiye destekli silahlı gruplar arasında ateşkes sağlamayı amaçlayan diplomatik temaslar da artıyor.
DSG, mart başında Türkiye ve Türkiye destekli silahlı grupları Aralık ayından bu yana kuzey Suriyedeki Tişrin Barajı ve Qere Qozaq köprüsüne saldırmakla suçluyor. Barajın stratejik konumu Türkiye için de kritik öneme sahip, çünkü ele geçirilmesi Rojavaya daha fazla ilerleme yolunu açabilir.