Ekrem Önen: "Kürtler geç kalmış sayılmaz ama sloganla, popülizmle siyaset olmaz!"

PeyamaKurd - İsrail’in, İran'ın başkenti Tahran'da Hamas lideri İsmail Haniye'yi öldürmesi bölgedeki tansiyonu büyük ölçüde arttırken, İran’ın İsrail’e ne zaman yanıt vereceği konuşulmaya başlandı. Tahran’ın vereceği ...

Haberler 08.08.2024 - 14:30 Son Güncelleme : 19.09.2024 - 04:58

PeyamaKurd - İsrailin, İranın başkenti Tahranda Hamas lideri İsmail Haniyeyi öldürmesi bölgedeki tansiyonu büyük ölçüde arttırken, İranın İsraile ne zaman yanıt vereceği konuşulmaya başlandı.

Tahranın vereceği yanıtla Orta Doğuda yeni dengelerin değişmesi beklenirken, siyaset bilimci Doç. Dr. Ekrem Önen, bu süreçte Kürtlerin konumunu dikkat çekti.

Diğer yandan ABDnin, Orta Doğuya ilave asker ve savaş uçağı göndermeye hazırlandığı belirtilirken, bu silahların bir kısmının Kürdistan Bölgesi ve Rojavaya yerleştirileceği iddia ediliyor.

Ayrıca, İranın İsraile yönelik olası saldırılarının Orta Doğuda kimi dengeleri değiştireceği beklentisinin yanı sıra, Kürtlerin bu süreçteki konumu merak konusu.

Öte yandan ABDnin geçtiğimiz haftalarda Rojavaya hava savunma sistemlerini göndermesi ve 2 gün önce de Irakta, Amerikan askerlerinin olduğu üslere İran destekli milislerin saldırlar yapması dikkatleri tekrardan Kürtler ve jeopolitik konumalarının üzerine çekti.

Söz konusu gelişmelere ilişkin, PayamaKurda konuşan siyaset bilimci Doç. Dr. Ekrem Önen, İsrailin Filistin savaşı ve olası İran-İsrail gerilimi ile bu süreçteki Kürtlerin konumunu değerlendirdi.

İsrail ile Filistin arasındaki asıl sorunun iki devletli bir çözümün kimi devletler tarafından kabul edilmediğinden dolayı olduğunu dile getiren Önen, şunları söyledi:

İsrailin Filistine saldırılarını sonucu, hayallerin peşini bırakıp, işin gerçeğine bakacak olursak, bu sorun, İkinci Dünya Savaşından sonra Birleşmiş Milletlerin kararını kabul eden Filistin halkının özgürlüğü sorunudur. Bildiğimiz gibi Filistin devletinin kurulmasına rağmen tüm dünya iki devletin (İsrail ve Filistin) yan yana yaşamasını kabul ediyor ancak Batılı ülkeler, özellikle de Anglosakson ülkeleri (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) ve İsrail bunu kabul etmiyorlar. Ana sebep budur.

İsrail-Filisin sorunu ne zamana kadar sürecek?

Bu sorun neden tekrar gündeme geldi? sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

çünkü gündemde ilan edilmemiş bir dünya savaşı var, bu savaş ulus-devletin egemenliğine karşı olan neoliberalistler (Anglo-Saksonlar ve onların vasalları) ile ulus-devletin egemenliğine karşı olan muhafazakar-yurtseverler (federal Rusya ve çin) arasında. Her ulus devletin egemenliğe sahip olabileceğine inanıyorum. Artık bu iki taraf arasındaki çatışma yoğunlaştı, yeni bir dünya düzeni üzerinde anlaşamadılar, dünyanın birçok yerinde birçok devlet ve millet egemenliklerini talep ederek neo-liberallere karşı aktif bir harekete girdiler.

Asya, Afrika, Latin Amerikanın yanı sıra Yakın Doğu ve Orta Doğuda da örneğin geçen yıl Burkina Faso, Nijer, Gine ve daha pek çok Afrika ülkesi Fransanın askeri üslerine saldırdı.

ABD ve Fransanın askerleri bu ülkelerden çıktı. Filistinliler, Rusyanın yeni pozisyonunu kendileri için iyi bir fırsat olarak görüyorlar, bu yüzden Anglo-Saksonlara ve onların tebaalarına karşı başkaldırıyorlar. Filistin devleti kurulana kadar bu sorun her zaman gündemde kalacaktır.

Kürtler yeni bir düzene hazır mı?

Önen, son yüz yılda Kürtlerin karşılaştığı sorunlar ve engellere dikkat çekerek şunları aktardı:

Bildiğiniz gibi son 100 yılda dünyada 2 düzen oluşturuldu (1916 Sykes-Picot ittifakı ve 1945te Stalin, Roosevelt ve Churchill arasındaki Yalta Anlaşması). Bu iki düzende de Kürtler çok acılar çekti ve Kürtlere haksız edildi. Her iki rejimde de asıl mesele Kürtlerin aktör olmamasıydı.

Başka sebepler de var ama asıl sebep Kürtlerin güçlü (aktör) ülkelerin stratejisini anlayamamasıydı, bu ülkelerin Yakın ve Orta Doğudaki stratejisinde Kürtlere yer var mıydı, varsa neydi? Değilse Kürtlere yer açılabilir miydi? Kürt hareketinin son yüzyıl tarihine baktığınızda bu soruların cevabını bulamazsınız.

Bu soru yüz yıl öncekiyle aynı ve şimdi savaş alanında yeni bir dünya sistemi kurma tartışmasını yürüten bu güçlerin stratejisinde Kürtlere yer olup olmadığını Kürt hareketi göremiyor. Kürt hareketinin bu soruya verecek bir cevabı yok. Kürt hareketi bu ülkelerin stratejisini görecek bir çalışma yapmadı.

Kürtler, son 30 yılda yakaladıkları fırsatları değerlendiremedi

Son 30 yılda Kürtlerin yakaladıkları fırsatları değerlendiremediklerini savunan Ekrem Önen konuşmasına şöyle devam etti:

Mesela son 30 yılda Kürtlerin eline güzel bir fırsat geçti ama Kürtler bunu iyi değerlendiremedi. Son 30 yılda Kürtler aktör olabilirdi ama bu fırsatı iyi değerlendiremediler.

Artık durum Kürtler için son 30 yıla göre daha da zorlaştı ve Kürtlerin buna hazır olmadığı da çok açık. Dünyada ve Orta Doğuda yaşanan değişimler bir ölçüde gecikti.

Kürtlerin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önen, dört parça Kürdistandaki siyasi durumu analiz ederek özetle şöyle sıraladı:

Kuzey (Türkiye) ve Doğu Kürdistanda (Rojhilat) durum iç açıcı değil. Batı Kürdistan (Rojava) bugünkü şekliyle herhangi bir kazanım elde edemezler. Suriyenin geleceğinde Kürtlere bazı hakları ancak Suriyede bulunan güçler verebilir.

Bunun çok nahoş olduğunu biliyorum ama gerçeği söylemek lazım, sloganla, popülizmle siyaset olmaz, bugüne kadar Rojavada her şey popülizmdi, slogandı, gerçeklerden uzaktı, o yüzden bu süreç böylesi bir noktaya geldi.

Güney Kürdistanda (Başr) da büyük tehlike var ama Güneyde durum biraz farklı, Saddam Hüseyin döneminden bu yana 1970de Irakın anayasasında Kürtlerin özerkliği resmen tesis edilmiş. Bağdat merkezi hükümetinin özerkliği hızlı bir şekilde ortadan kaldırabileceğini düşünmüyorum ama zayıflatabilir, ortadan kaldıramaz.

Kürtler tüm şanslarını kayıp mı ettiler?

Kürtler geç kalmış olsalar ve şansları zayıf olsa da geç kalmış sayılmazlar. Dünyada yeni bir düzen kurulana kadar Kürtlerin şansı her zaman olacaktır ama Kürtler harekete geçmeye hazır değiller.

Ana Sayfaya Git