PeyamaKurd - Medya Pressin Reel Politik programına katılan Kürt Demokrat Partisi (KDP) Genel Başkanı Reşit Akıncı, yeni kurulan KDP ve ülke gündemine yönelik Berfin Demirin sorularını yanıtladı.
Parti kuruluşundaki süreci ve siyasi programı hakkında konuşan Akıncı, Partinin kuruluşu ile ilgili tüm belgeleri pandemi dolayısıyla elden yerine e-posta yoluyla gönderdik. İçişleri Bakanlığı, parti ile ilgili bir müracaatının olmadığını, herhangi bir başvurunun dahi olmadığını söyledi. İkinci kez belgeleri tekrar yolladık, süreci bekliyoruz. KDP, Kürtlerin hak ve hukukunu savunma çizgisidir. Kürtler, insanların sahip olması gereken bütün hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır. Bugün geldiğimiz aşamada, insanların hak olarak anadilde eğitimini bile tartışıyoruz açıklamasında bulundu.
Biz bunu Temmuz ayında partinin kuruluşu için İçişleri Bakanlığına gittik. Pandemi süreci nedeni ile bu belgeleri almayacaklarını bize mail olarak göndermelerini söylediler. Biz de mail olarak dosyayı içişleri Bakanlığına yolladık ve süreci takip etmeye başladık. Aradan iki ay geçti ancak şuan dosyalarımız ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Bize verilen telefonlara cevap verilmedi. 3 aylık bir süreçten sonra bir dönüş oldu. Partimizin müracaatının olduğunu, başvurunun Yargıtayda olduğunu, Yargıtayın incelemesi sonrası en kısa sürede belgemizin verileceği söylendi. Biz de bu doğrultuda partimizin teşkilatlanma çalışmalarına başladık. Bir basın açıklaması yaptık, partimizin resmi olarak faaliyetlere başlayacağına dair. Fakat İçişleri Bakanlığı, parti ile ilgili bir müracaatının olmadığını, herhangi bir başvurunun dahi olmadığını söyledi. Biz de belgelerle başvuruyu yaptığımızı ifade ettik. Buna rağmen hiçbir şey kabul etmediler.
Emniyet Müdürlüğünden ekipler geldi, partimizin kuruluşunun olmadığını ve parti tabelamızın indirilmesini istediler. Bunu sorduğumuzda ise bunun İçişleri Bakanlığından gelen bir talimat olduğunu söylediler. Ellerinde resmi bir belge olmadığını, bunu sözlü olarak talimat verdiklerini belirttiler. Bizler de İçişleri Bakanlığından parti tabelalarını kapattığımıza dair bir belge verilmesini istedik ve parti tabelalarımızın üstünü kapattılar. 10 gün önce yeniden e-posta yoluyla tekrar bu belgeleri gönderdik. Şuana kadar herhangi bir cevap alamadık. Süreci takip ediyoruz.
KDPnin siyasi çizgisi ve parti programı nedir. Sizler kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
KDP, Kürtlerin hak ve hukukunu savunma çizgisidir. Kürtler, insanların sahip olması gereken bütün hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır. Bugün geldiğimiz aşamada, insanların hak olarak anadilde eğitimini bile tartışıyoruz. Kürtlerin binlerce yıldır yaşadıkları topraklarda, hala ikinci sınıf muamelesi görüyor. Ötekileştiriliyor. Bizim siyasi çizgimiz de bu doğrultudadır. Bu konuda Kürt halkının meşru haklarını talep ediyoruz. Bu da siyasi bir parti olarak Kürt halkının en meşru hakkıdır. Her halkın hakları olduğu gibi Kürtlerin de hakları vardır. Şuan hala anadilde eğitimi bile tartışıyoruz, bu tartışılmayacak bir konudur, çünkü Kürt halkının bir dili vardır.
Evet bizim çizgimiz muhafazakarlardan oluşan bir çizgidir, doğrudur. HÜDAPARda muhafazakar bir parti olduğunu söylüyor. Ama bu şu anlama gelmiyor ki, muhafazakar her çatı altında siyaset yapacak. Partimizin büyük kesimi muhafazakardır ve Molla Mustafa Barzani çizgisini takip eden bir siyasi partiyiz.
Bu parti Kuzey Irakta kuruldu, sizler bu partinin devamı olarak mı faaliyet yürütmek istiyorsunuz?
KDP, Kürdistan Bölgesinde birinci parti olarak faaliyet yürütmektedir. Yani biz Irak Kürdistanındaki KDPnin Bakur Kürdistandaki partinin devamıyız. Kendimizi öyle görüyoruz.
Savcı Sayan, terörden bağımsız, HDPye karşı muhafazakar siyasi bir partinin kurulacağını söyledi. Savcı Sayan iddiasında kimi kast ettiğini kendisi biliyor. Bunu kendisi çıkıp açıklaması lazım. Biz HDPnin siyasi çizgisini benimsemiyoruz. Benimsemiş olsaydık, şuan onlara katılırdık. Bizler parti olarak HDPye karşı alternatif bir parti olarak ortaya çıkmadık. çok partilerin kurulması demokrasinin gereğidir ve herkes kendi işini yapmalıdır. Bizler Cumhur İttifakını desteklemek için kurulmadık. Bizim için Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da aynıdır. Zamanı geldiğinde kimlerle hangi şartlarla destekleyeceğimizi biliriz.
Her partinin kendine özgü siyasi bir çizgisi vardır. HDP, PKKya destek veriyor diyemiyoruz, buna yargı karar veriyor. Bizim söylememiş pek etkili olmaz. Siyasi partiler, teröre destek vermemeli ve kendilerine verilen haklarını mecliste barışçış ve demokratik bir şekilde çözüm yoluna gitmelidir. Bizler terörü destekleyen hiçbir partiyi tasvip etmiyoruz.
Bu illa KDP olacaktır diye bir şey yok. 2020 yılında 23 tane siyasi parti kuruldu. Bu belki DEVA partisi de olabilir. Bunu illaki getirip KDPye yakıştırmak doğru olmaz. Bu bahsedilen parti bizim partimiz değildir. Bizden sonra kurulan partiler var. Yarın bir parti çıkar biz terörü reddediyoruz, HDPye karşı muhafazakar bir partiyiz ve Cumhur İttifakını destekleyeceğiz diyebilir.
Peki şuan herhangi bir ittifakı destekliyor musunuz?
Kürtleri düşünen, Kürtlerin menfaatini düşünen, Kürtler adına siyaset yapabilecek her ittifaka hazırız.
HDP ve Ak Partinin oy potansiyeli yüksektir ama eskisi gibi değil. HÜDAPAR da bölgede dikkate alınması gereken bir oy potansiyeline sahip. Onlar da eskisi gibi değil. Ak Partinin Kürtlere olan yaklaşımını değiştirdi. Bölgede var olan gücünü bir yerde kaybetti. HÜDAPAR da Kürt meselesine yeterince yaklaşım gösteremediği için o da oy potansiyelini kaybetti. HDP kaybetse de Kürtleri savunan bir parti görünümünde olduğu için hala ayakta. Biz bütün bu gerçekleri bildiğimiz için bölgede alternatif bir siyasi parti kurulması noktasında kolları sıvadık. Belki ilk başta mevcut partilerin aldığı oy oranına ulaşamayabiliriz ama bu oya ulaşmak için ciddi bir çalışmamız var.
Ak Partinin çözüm sürecinde Kürtlere olan yaklaşımı çok daha farklıydı. Son birkaç yılda bu yaklaşımın peyderpey azaldığını görüyoruz. Kürt siyasetçilerin gözaltına alınması, kayyumların atanması ve birçok nedeni sayabiliriz. Birçok Kürt siyasetçisini de diskalifiye ettiğini görüyoruz. Bu ciddi bir kayıptır.
Her ne sebep olursa olsun PKKnin Kürdistan Bölgesine ve Kürdistan Bölgesi Hükümetine karşı yürüttüğü saldırıların hiçbir haklı tarafı yoktur, olamaz. PKK orada İran siyasetini yürütüyor maalesef. 17 Kasımda Bağdat-Erbil arasında PKKnin Şengalden çıkarılması konusunda anlaşmaya varıldı. Fakat Irak merkezi yönetimi 20 Kasımda Şengal Federal Polisine bağlı bir tugayı da göndermişti. PKK ise Şengalden çıkmama konusunda direndiği aşikardır. Erbil ve Bağdat arasındaki bu anlaşmayı sekteye uğratmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Kürdistan Bölgesi ve Irakın komşu ülkelerle arasını açmak için ellerinden geleni yapıyorlar. PKK, Güney Kürdistandaki Kürdistan Bölgesel Yönetimini bitirmek için her şeyi yapıyor. Bu durum Kürt halkına çok büyük zarar veriyor. Biz bunu hiçbir zaman desteklemedik, bu tutumundan bir an önce vazgeçmesini istiyoruz.
ABD, Suriyede terör örgütü IŞİDe karşı bir savaş yürütüyor. Kürt güçleri de bu savaş da ABD ile savaştılar ve müttefikleri konumuna geldiler. ABD, PYD-YPGden şuan uzaklaşmaya çalışıyor. ABD, diyaloglu masada daha çok bu işi bireysel anlamda PYD ile çözmeye çalışıyor. Bu görüyor ki ABD, Suriyenin Kuzeyindeki petrolün peşindedir. ABDnin en büyük petrol şirketleri Delta, PYD ile ortaklık anlaşması yapmıştır. PYDnin kontrolündeki bölge, Suriyedeki petrol rezervinin yüzde 60ına tekabül ediyor. 30-40 bin kişilik bir Kürt gücünü görmezden gelemezler, Washington yönetimi de buna karşı çıkacaktır. 30-40 kişilik bir gücü finanse etmek çok zordur. ABDnin bunu Kürtleri çok sevdiğinden dolayı yapmadığı aşikardır.