RÖPORTAJ | Aslan: “Halk, ideolojilere kurban ediliyor”

PeyamaKurd - 25.dönem Mardin ve 26.dönem Batman HDP Milletvekili Mehmet Ali Aslan, Netew TV'de Gündem özel programında Zeynep Cager'in sorularını yanıtladı.  Kürtlerarası diyalog ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulun...

Haberler 22.02.2021 - 17:09 Son Güncelleme : 13.03.2025 - 00:22

PeyamaKurd - 25.dönem Mardin ve 26.dönem Batman HDP Milletvekili Mehmet Ali Aslan, Netew TVde Gündem özel programında Zeynep Cagerin sorularını yanıtladı.

Kürtlerarası diyalog ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aslan, İdeolojiler halkı kendine kurban ediyor. Oysaki ideolojiler halka kurban olmalıdır. Maalesef bugün ki ideolojiler ve bu ideolojileri temsil ettiğini iddia eden partiler, halkı kendi parti programlarına, kendi ideolojilerine kurban etmişlerdir. Halbuki çıkış noktası şöyle olmalı; ideolojiler, halka ve o kimliğe kurban edilmelidir. Kürt kimliği savunuluyor görünerek, Kürt kimliğinin içi boşaltılmaya çalışılıyor. O Kürt kimliği yerine ideoloji aşılanmaya çalışılıyor ifadesini kullandı.

Son dönemde sosyal medya çok aktifsiniz ve kendi çabanızla birçok kişiye yardımcı oluyorsunuz. Ne tür çalışmalarınız var, biraz açabilir misiniz?

Hem sosyal medyada hem sosyal hayatta bize gelen istekler ışığında çalışmalarımızı bir çatı altında toplayıp bir vakıf kurma çalışması içerisindeyiz. En yakın zamanda bu vakfımızı kurmuş olacağız. Vakıf için Adana merkezde 6 katlı bir bina tuttuk. Merkezi Adana olmakla beraber, Türkiyenin içinde ve yurtdışında bir çok yerde şube ve temsilcilik açacağız.

Kuracağınız vakfın her hangi bir siyasi bağı ve amacı var mı?

Yok tabiki. Her üyenin kendine ait bir dünya görüşü, siyasi bir duruşu var. Ama bizim daha çok kültür ve yardımlaşma eksenli olmasının yanı sıra barıştırma, uzlaştırma misyonumuz olacak.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada birçok kez Demirtaş ile ilgili görüşmelerinize yer verdiniz bunu biraz daha açabilir misiniz?

Bu konuda görüşlerim hala değişmiş değil. Zaten istifa etmemin sebeplerinden biri de oydu. Ben sadece sayın Demirtaş için değil, hangi parti, hangi hareket olursa olsun bunu bir örnekle şöyle açıklamak istiyorum: 2018 yılındaki kongrede Filistinli gerilla Leyla Halit bizim kongremizin konusuydu, kendisi de kongremize katılmıştı. Leyla Halit şunu söylemişti: Keşke yine eşbaşkanlarınızdan biri Selahattin Demirtaş olsaydı. çünkü mevcut sistem ve iktidar onu hedef almıştı, onun sesini kısmak için içeri aldılar. Siz de o ekmeğe yağ sürdünüz gibi benzer bir ifade kullandı.

Burada aklın yolu birdir. Burada en çok destek alan konuşma ona aitti. Dışardaki bunu görüyor da biz görmeyelim mi. Bunu gördüğümüz vakit neden itham ediliyoruz ki. Ben hem Hasip Kaplanın Demirtaş ile ilgili söylediği sözlerinin arkasındayım, hem de onunla ilgili attığım paylaşımların arkasındayım. Bugün o olsaydı çok daha farklı olabilirdi.

Siz istifa ettiğiniz de HDP içerisindeki yanlışlıkları dile getirdiniz. 4-5 yıldır biz de söylüyoruz, HDP içerisinde bazı yanlışlar söylemler var, hala bunu dile getiren insanlar var, siz bu konuda neler söylersiniz?

Bizim ilkesel ve vefalı yaklaşımımızın gereği olarak, bizler hakikat avcısıyız ve bizim için hakikat bütün kurumların, şahısların, bireylerin, üstünde olmalıdır. çünkü biz hak ve hakikati ölçü almazsak ve bu hakikatleri kendi grup ve kurumlarımıza kurban edersek, bizim iktidarlardan farkımız kalmaz. Kim hakikate kılıç çekerse, baktığınızda aslında aynı yolun yolcusudur. 9 milletvekilinin fezlekeleri meclise gönderilmiş, tıpkı 1994 yılında olduğu gibi. Demek ki bir yol kat edememişiz. Bir yol kat edemediğimiz gibi bizde de bir tıkanıklık var. Bunu görmemiz ve aşmamız lazım. Gerekirse itiraf etmemiz ve gerekirse bir özeleştiri vermemiz lazım. Aksi takdirde biz bu patinajdan, biz bu sarmaldan kurtulamayacağız.

Bizler Türk soluna neden saldırıyoruz, bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ben mecliste de görev yaptım, halkın içindeyiz ve yakından da takip ediyoruz meclisi. Bazen Türk soluna haksızlık ettiğimizi düşünüyorum, peki neden. Türk solunda mesela Barış Atay HDP kadar iş yapıyor. Kendi ideolojisini, kendi savunduklarını elinden geldikçe, cesurca, medenice ortaya çıkıp savunuyor. Bu konuda Türk solumu, Kürt solumu dersiniz ben buna da katılmıyorum. Asıl sorun o ideolojinin kendisinden ziyade, o ideolojinin temsilcisi olduğunu söyleyen kişilerde. Ya da bu ideoloji istismar ediliyor. Burada ben Kürtleri eleştirmiyorum, orada onları temsil ettiğini söyleyen şahıslar bireyler nerede.

Yakın zamanda bir vakıf açacaksınız, vakfın ismi belli mi ve Kürtlerle diyalog nasıl olmalıdır sizce?

Vakıf ile ilgili çalışmalar sürerken, ismi ile ilgili bine yakın bir öneri almıştık. Şuan iki isim üzerinde tartışıyoruz, bu yüzden net bir isim veremeyeceğim. Bunu da yakın zamanda açıklayacağız. Kürtler arasındaki birlik, beraberlik ve diyalog anlamda bizler ilkokul öğrencisiyiz. Herkes bizden daha iyi biliyor. Yani yol haritasını, neyi nasıl yapacağını iyi biliyor.

Her parti, her STK, Kürtlükten ziyade, Kürtlüğü oluşturan ortak unsurlardan ziyade bunları şart koşmuyor, ideolojisini şart koşuyor. Böyle olunca o zaman sen Kürtleri kendi ideolojine alet ediyorsun demektir. Senin ideolojinin 30-40 yıllık bir geçmişi var. Kürtler ise hazreti Ademden beri var. Sen kalkıp böylesi zengin, güçlü bir kültürü, bir kimliği 30-40 yıllık bir ideolojiye hapsedemezsin. Bunu kendine alet edemezsin. Burada bir tıkanıklık var. Böyle olunca da istenen birlik ve beraberlik oluşamıyor, bir diyalog geliştirilemiyor.

Bir siyasetçi olarak geçmişten günümüze milletimizin yaşadığı olumsuz olaylara bakarak neler düşünüyorsunuz?

İdeolojiler halkı kendine kurban ediyor. Oysaki ideolojiler halka kurban olmalıdır. Maalesef bugün ki ideolojiler ve bu ideolojileri temsil ettiğini iddia eden partiler, halkı kendi parti programlarına, kendi ideolojilerine kurban etmişlerdir. Halbuki çıkış noktası şöyle olmalı; ideolojiler, halka ve o kimliğe kurban edilmelidir. Birçok sol, liberal, demokrat, muhafazakar Kürt partileri var. Bir halk için yola çıktığını iddia eden partiler, esas o halkın kimliğini, kültürünü bir tarafa bırakarak tamamen bir ideolojik dayatmanın içerisine girmesi iyi niyetli olmadığını gösteriyor.

Kürt kimliği savunuluyor görünerek, Kürt kimliğinin içi boşaltılmaya çalışılıyor. O Kürt kimliği yerine ideoloji aşılanmaya çalışılıyor. Maalesef Kürtlerin büyük bir kısmının da geldiği nokta budur. Ben çok fazla siyaset bilmem ama ben kendi dilimi, kendi kültürümü, kendi coğrafyamı, kendi tarihimi bileyim zaten bu en büyük siyaset olur. Bizim siyasetçilerin kaybettiği nokta da budur.

Ülkede Kürtler nasıl bir araya gelmeli, sağcı, solcu hep birlikte nasıl adım atmalıyız, nasıl bir arada durabiliriz?

Bediüzzaman Said-i Kurdinin bir sayfalık kaleme almış olduğu bir makalesi, bir metni var. Bunu yüzyıl önce söylemiş. Büyüklerimiz aslında bütün bu sorunlara çözümü bulmuş, çok öncesinden söylemiş. Bizler çok fazla tarihimizi, edebiyatımızı okumadığımız için zannediliyor ki kimse söylememiş, bizler bir şeyler yapmaya çalışalım. Bu yüzden yanlış yollara sapıyoruz. Maalesef bazen mazlum halklar, kendilerine zulüm edenlerin karakterini zamanla alabiliyor. Buna İsrail örnektir. Yahudiler çok zulüm gördü, çok tehcir edildi, devletleştikten sonra bu sefer aynı şeyi Filistin halkına yaptılar. Bizler de bu duruma düşmeyelim.

Ana Sayfaya Git