RÖPORTAJ | Konuk: Erdoğan benim için Azerbaycan ne ise Kobani’de o’dur demeliydi

PeyamaKurd - İnternet üzerinden yayın yapan ve birçok önemli isme söz hakkı tanıyan Netew tv’nin bu haftaki konuğu siyasetçi ve barış aktivisti Ercan Konuk idi. Konuk, Zeynep Cağer’in programına katılarak AKP, yeni anayasa çalışması ve gündeme dai...

Haberler 14.02.2021 - 17:09 Son Güncelleme : 12.03.2025 - 22:57

PeyamaKurd - İnternet üzerinden yayın yapan ve birçok önemli isme söz hakkı tanıyan Netew tvnin bu haftaki konuğu siyasetçi ve barış aktivisti Ercan Konuk idi. Konuk, Zeynep Cağerin programına katılarak AKP, yeni anayasa çalışması ve gündeme dair birçok soruya yanıt verdi.

Ercan Konuk, Cumhur İttifakı tarafından yeni kurulması planlanan anayasaya ilişkin olarak, Kesinlikle kendi ülkesinde yaşayan halkın gerçeklerine göre yazılmalı. Gerçekleri de hak, hukuk, adalet ve eşitliktir. Ülkede yaşayan bütün halkların kültürlerinin bizler için tehdit değil zenginlik olduğunu gözeterek ele alınmalı ifadesini kullandı.

Öte yandan Konuk, Türkiyenin IŞİD döneminde Kobaniye sahip çıkması gerektiğini dile getirerek, Kobani, IŞİDin zalimliği altındayken Genel Başkanımız ve liderimiz sayın Recep Tayyip Erdoğanın şunu söylemesini isterdim. Benim için Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti neyse, Azerbaycan ne ise Kobanide odur demeliydi. Kardeşlik hukuku bunu gerektirirdi değerlendirmesinde bulundu.

Siz AKPde milletvekilli aday adaylığında bulunmuş biri olarak, şu anda AKP ile aranızdaki diyalog nasıl ve ilerde AKP ile tekrar bir araya gelmeyi düşünüyor musunuz?

Evet ben 2002 yılında AKP kurulduğundan beri içinde siyaset ve yöneticilik yapan bir bireyim. AKPnin fabrika ayarları ilk başladığında hak hukuk, eşitlik, demokrasi gibi birçok konuda mücadele eden bir siyasi anlayışla hareket etmekti. AKPdeki siyasi anlayışımız şuydu, ülkenin birlik, bütünlük ve kardeşliğine nasıl bir çimento olabiliriz, nasıl katkı sağlayabiliriz anlayışıyla yola çıktık. Fakat kısmet olmadı.

AKP ile hala üyeliğim devam ediyor ama son birkaç yıldır AKPde yaşanan sıkıntılar vicdanen kendimi sorgulamama neden oldu. Şu an hala içerisinde olmama rağmen meydana gelen haksızlıklara karşı öz eleştiri yaparak siyaset yapmaya çalışıyorum ama ne kadar etkili olur bilemiyorum. Kısmet olursa vakti zamanı geldiğinde vicdanımıza uygun bir şekilde hareket edeceğiz muhakkak.

Sizce yeni bir Kürt hareketi, yeni bir Kürt partisi kurulmalı mıdır? Kurulacaksa bu hareket nasıl olmalıdır?

Dikkat ederseniz şu an Türkiyede sağda ve solda bölünmeler başladı. Bu durum HDP dahil Kürt partilerinde de mevcut. İnsanlarımız artık yeterince şiddetten, sıkıntıdan fikirlerinden dolayı maruz kalınan haksızlıklardan bıktı. Bu konuyla ilgili insanlarımıza yön verecek veya liderlik edecek birilerine ihtiyaç duyuluyor.

Öte yandan HDP içerisinde oluşan kırılma ile beraber şu an tutuklu bulunan Ayhan Bilgenin cezaevinden gönderdiği anekdot önemli benim için.

Gerçekten Kürt hareketinin yeni bir harekete ihtiyacı var belki. Bunun için uysal, yapıcı, tüm toplumun değerlerine saygı duyan, çözüm üreten, her konuda kendini yetiştirmiş kadrolara ihtiyaçları var. Sadece bir dil üzerinden siyaset yapmanın zamanı geçtiğini düşünüyorum.

Sizinde takip ettiğini üzere yeni anayasa çalışması gündemde. Sizce yeni anayasa nasıl olmalı, nasıl değiştirilmeli?

Ben bir Kürdün bu ülke ile bir sorununun olduğuna inanmıyorum. Sadece sistemle bir sorunu var. Anayasal haklarla ilgili sorunları var. Bu anayasa hiçbir zaman bu ülkeye huzur getirmedi. Aslında Kürt toplumu hiçbir zaman devletine ihanet etmemiş bir halktır.

Kürtler bu coğrafyada kendi devletlerine hiçbir zaman arkadan hançer saplayacak kadar asılsız bir halk değildir. Ama ne gariptir ki, dört parçada bulunan 50 milyona yakın Kürt, işleri geldiğinde herkesin tokat attığı bir vaziyet halindedir. Siz (Türkiye), kendi ülkenizdeki vatandaşınızı tanımazsanız sorun yaşarsınız. Türkiyenin etrafında Kazakistan, Kırgızistan gibi sonu tistan ile biten yüzlerce devlet ve halk var.

Anayasada şu ifade yazılır: Bütün halklar eşittir, Ne kadar basit bir cümle. Bu ülkenin bayrağıyla kimsenin bir sorununun olduğunu düşünmüyorum. Yok mu içimizde insanlarımızı yanlış yola götüren? Tabi ki var. Hiçbir dağda Ne mutlu Kürdüm diyene yazmıyor. Bir insana Ne mutlu Türkiyeliyim demeyi öğretmeliyiz.

Onun için yeni kurulacak anayasa, kesinlikle kendi ülkesinde yaşayan halkın gerçeklerine göre yazılmalı. Gerçekleri de hak, hukuk, adalet ve eşitliktir. Ülkede yaşayan bütün halkların kültürlerinin bizler için tehdit değil zenginlik olduğunu gözeterek ele alınmalı.

Ben tüm ırkçılara karşıyım. Aynı zamanda benim halkımı ikinci, üçüncü sınıfa koyarak ona göre muamele eden, onları terörist sınıfına koyan zihniyete de karşıyım.

Devlet her vatandaşına eşit şekilde yaklaşmalı. Vatandaşta devleti hançerlememeli. Devletine ihanet eden bütün halkların durumu orada. En kötü devlet bile devletsizlikten iyidir. Devletine silah açan hiçbir Kürdü de kabul etmiyorum. Devlette vatandaş Kürt olduğu için veya düşüncesinden dolayı zulmedemez.

Türkiye 40 yıldır terörle mücadele ettiğini söylüyor. Peki 40 yıl öncesine gidersek, bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan Kürtler çeşitli sorunlar üzerinden yine hedef gösterildi geçmişti. Şeyh Said, Zilan vb. olaylar gibi. Peki bu sorunları nereye koymamız gerekiyor? Şeyh Said Kürtlerin önemli bir değeri ve Türkiyedeki okullarda kötü bir simge olarak gösteriliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Şeyh Said Efendi kesinlikle isyancı değildi. Şeyh Said ve beraberindeki kanaat önderleri ile birlikte kol kola girip Kurtuluş Savaşını kazanan ve sonrasında 1923 Anayasası ile onları avlayan zihniyetin sorunudur bu. O zaman ki insanlarla şu anki insanları aynı kefeye koymak yanlış olur. Ben sistemden bahsediyorum. Şeyh Said sadece bizim değil Orta Doğuda büyük bir bölgeye öncülük ediyordu.

Gittiğiniz her yerde aşiretinizin kanaat önderi olarak seviliyorsunuz. Sizce bir kanaat önderi, bir siyasetçi aşiretinin arasında nasıl davranmalı?

Öncelikle ben az önce Kobani ile ilgili değindiğiniz konudan biraz bahsedip öyle aşiret konusuna geçmek istiyorum. Kobani, IŞİDin zalimliği altındayken sayın Recep Tayyip Erdoğanın şunu söylemesini isterdim, Benim için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti neyse, Azerbaycan ne ise Kobanide odur demeliydi. Kardeşlik hukuku bunu gerektirirdi.

Misak-ı Milli sınırları çözülmeden önce Silopi sınırı ile diğer tarafta bulunan köy kardeş köydü. Kardeş halklar. Kürtler, kendi kardeşleri için kanının son damlasına kadar savaşır, Bunu yapmak için bir örgüte mensup olmasına gerek yok. O gün benim devletim o bölgeyi korusaydı emin olun bugün her şeyin çözümünü ve cevabını çoktan bulmuştuk.

Ana Sayfaya Git