İki ucu keskin kılıç: Türkiye, İran, Irak ve Kürdistan Bölgesi...
PeyamaKurd - Türkiye'nin, Irak'la beraber uygulamak istediği ve PKK'ye karşı güvenlik önlemlerini de kapsayan "Kalkınma Yolu" projesini ele alan bir değerlendirme yazısı kaleme alındı.
Washington Institute için yazıyı kaleme alan, Kürdistan Bölgesi, Lübnan ve Şii milisler konusundaki çalışmalarıyla uzman gazeteci İdris Okuducu, Türkiye'nin mega projesi ile PKK karşıtı operasyonunun iç içe geçmesinin, her iki unsurun da başarı şansını artırdığını belirtti. Fakat bu ara bağlantının iki ucu keskin bir kılıç gibi, bir unsurun başarısızlığının, potansiyel olarak diğerinin başarısını da engelleyebileceğini de sözlerine ekledi.
Washington Institute için değerlendirmeyi kaleme alan Okudukçu şunları metine döktü:
“Türkiye geçtiğimiz günlerde, Kürdistan Bölgesi'ndeki (KBY) Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) karşı, bu yaz potansiyel olarak Bağdat ile koordineli olarak başlatılacak olan kapsamlı askeri operasyonun sadece güvenlikle ilgili olmadığını duyurdu. Ankara'nın saldırısı, Irak'ın merkezi hükümetiyle ekonomik ve siyasi ilişkileri güçlendirmek amacıyla Türkiye ile Irak'ı birbirine bağlaması önerilen "Kalkınma Yolu"nu ağırlıklı olarak öne çıkaran daha geniş bir stratejinin parçası olacak.
Bu çabalar, özellikle ABD'nin Irak'tan çekilmesi karşısında, bölgede büyüyen İran hegemonyasına karşı koyacaktır. Ancak Ankara'nın, her iki planın da başarılı olabilmesi için muhtemelen İran'ın bu iki plana rıza göstermesini sağlaması gerekecek.
Türkiye'nin askeri operasyonları ve Irak'ın değişen duruşu
Türkiye'nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ve Irak'la ilişkilerinde güvenlik ve ekonomik kaygılar en önemli iki konu. Ankara, 1990'lı yıllardan bu yana Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) tam kontrole sahip olduğu Duhok ve Erbil'in Bahdinan bölgesinde PKK güçlerine yönelik operasyonlar için askeri üsler kuruyor.
2016’ya kadar KBY'deki askeri operasyonlar çoğunlukla kısa vadeliydi ve Ankara burada kalıcı üsler kurmayı amaçlamıyordu. Ancak KBY'nin 25 Eylül 2017'deki bağımsızlık referandumundan ve Trump yönetiminin ABD birliklerinin Suriye'den çekileceğini duyurmasının ardından, Türkiye'nin, Erbil ve Duhok'taki askeri operasyonları arttı. Özellikle tehdidi kaynağında hedefleme stratejisinin etkili olduğu 2018 yılında burada kalıcı üsler kurmaya başladı.
Ankara’nın planlarının bölgesel bir bileşeni var; Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin Irak ve Suriye sınırı boyunca 30 ila 40 kilometrelik bir güvenlik koridoru oluşturma sözü verdi. Bu nedenle Ankara'nın yaz operasyonuyla Türkiye'nin Irak sınırında tam kontrol sağlanması amaçlanıyor.
Bu çabalar aynı zamanda Türkiye-Irak-Suriye üçgeninde yer alan Ovaköy'de Irak ile yeni bir sınır kapısı açmaya yönelik son girişimi de temsil ediyor.
Ankara-Bağdat ilişkilerinde atılım
Ankara, PKK güçlerine karşı etkili bir saldırıya hazırlanmak amacıyla özellikle 2021'den bölgede yoğun bir diplomasi yürütüyor. Bağdat'ta bu çabalar yakın zamanda meyvesini verdi; Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın son Bağdat ziyaretinin ardından Irak, Türkiye ile ortak bir bildiri yayınlayarak PKK'yi "yasaklı" bir örgüt ve her iki ülke için de "güvenlik tehdidi" olarak nitelendirdi ve Ankara bunu büyük bir başarı olarak değerlendirdi.
Irak'ın tutumundaki bu değişiklikten önce Bağdat, Türkiye'nin ülkedeki PKK karşıtı operasyonlarını uzun süre eleştirmişti.
Artık Bağdat'ın örtülü onayını alan Ankara, muhtemelen PKK güçlerine yönelik operasyonunu Duhok'taki ‘Gare bölgesine’ yoğunlaştıracak.
Harekatın en önemli amacı Gare'ye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan Musul'dan geçecek kalkınma yolunun güvenliğinin sağlanması.
Türkiye, özellikle PKK'nin Sincar’daki (Şengal) varlığının projeyi sekteye uğratmasından endişe ediyor. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi’ndeki operasyonları Musul ovası ve Kalkınma Yolu ile doğrudan bağlantılı.
Ankara ve Bağdat ortak daimi komiteler konusunda da anlaştı
Ayrıca ortak açıklamaya göre Bağdat ve Ankara, terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında çalışacak ortak daimi komiteler kurulmasına karar verdi.
Türkiye, Bağdat'la ekonomik işbirliğinden ve PKK'ya karşı ortak diplomatik baskıdan giderek fayda sağlayacağına inanıyor.
Üstelik bazıları, Erdoğan'ın bu nisan ayında Irak'a yapacağı ziyaretin, ortak operasyon merkezini de içerecek böyle bir anlaşmanın önünü açabileceğine inanıyor.
“Kalkınma Yolu Projesi”
Ankara, iki ülke arasında doğrudan bir bölgesel bağlantı kurmak amacıyla Irak'la Kalkınma Yolu projesini ilerletmeye çalışıyor.
Kalkınma Yolu projesi tahmini olarak 17 milyar dolarlık yabancı yatırım gerektirecek. Basra, Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul'dan geçerek Bağdat ile Ankara'yı bir kara koridoru aracılığıyla birbirine bağlayacak ve her iki taraf için de ekonomik fırsatlar sunacak.
Türk yetkililer, koridorun açılması halinde Erbil, Musul, Kerkük ve Bağdat'ın bu süreçte ortaklaşa yeniden inşa edileceğini söylüyor.
Türkiye, koridor güvenliğinin KBY güvenlik birimlerinin (Peşmerge) yanı sıra Irak merkezi hükümeti tarafından sağlanacağını söylese de KBY'nin koridordaki rolünün kapsamı net değil.
Basra'yı, Bağdat ve Musul'a bağlayan Kalkınma Yolu, Türkiye sınırını geçmeden önce Erbil’i tamamen bypass edecek. Irak sözcüsü Basem el-Awadi'ye göre bu kararı topografik ve ekonomik faktörler belirledi.
KBY Başbakanı Mesrur Barzani ise projeye, Erbil'in "dahil" olması gerektiğini, ve "rızalarının" alınması gerektiğini vurguladı.
Erbil yönetiminin 2017 referandumundan bu yana siyasi, güvenlik ve ekonomik nedenlerden dolayı problemler yaşadığını ve Bağdat'a büyük tavizler verdiğini belirtmekte fayda var.
İran'ın Çıkarları: Potansiyel bir engel
Ankara'nın ele alması gereken bir diğer aktör de Irak'ın olaylara son derece müdahil komşusu İran.
İran'ın, ABD'nin Irak'taki varlığını doğrudan tehdit ettiği yönündeki görüşünün aksine, Ankara'nın nüfuzunu Bahdinan'dan Musul-Kerkük-Süleymaniye'ye yayma arzusu Tahran için o kadar acil bir sorun gibi görünmüyor. Ancak İran, Türkiye'yi bölgesel rakip olarak gördüğü için Ankara'nın başarılı olabilmesi için Kalkınma Yolu'na ikna edilmesi gerekiyor.
Türkiye, KDP ve KYB ilişkileri
Diğer yandan Türkiye ve (İran'la bağları bulunan) Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında tırmanan gerilimler, Ankara'nın İran'ın onayını alamaması durumunda projelerin raydan çıkma potansiyelini ortaya koyuyor.
Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP), Kürdistan Bölgesi’nde güç kaybetmesi veya Bağdat'ta federal hükümetten çekilmesi Türkiye'nin bölgesel planlarını olumsuz etkileyecek ve bu durum Tahran'a fayda sağlayacaktır.
Ankara, KBY topraklarındaki geçmiş operasyonlarında KDP ile nispeten samimi ilişkilerine güvendi ve bu ilişkiden daha geniş Irak siyasi arenasında yararlanmaya çalıştı. Kürtler arası ve Erbil-Bağdat arasındaki bu gerilimler açıkça Ankara'nın çabalarıyla ilgili olmasa da hesaplarını etkiliyor.
Türkiye, İran’ı izole etmeye çalışmıyor
Türkiye, İran'ı planlanan Kalkınma Yolu projesinden izole etmeye çalışmıyor. Hatta Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan, ülkesinin İran'ı da işin içine katmak istediğini açıkça ifade etti. Türkiye, İran ve İran destekli Şii milislerin Irak'ta, özellikle Kerkük, Musul ve Şengal’de ve özellikle 2017 bağımsızlık referandumundan bu yana var olduğu gerçeğinin farkında.
Ankara, ulusal güvenliği pahasına İran ve İran destekli Şii gruplarla işbirliği yapmaya, onlara Irak'ın merkezi hükümetiyle doğrudan kara bağlantısı sağlamaya ve Irak ile Suriye arasındaki Kürt geçişini kesmeye hazır görünüyor.
Ankara'nın Bağdat ve Tahran'a ne sunduğuna ve özellikle İran'ın yararlar konusunda ne düşündüğüne bağlı olarak bu proje bir kazan-kazan politikası gibi görünebilir.
Erdoğan'ın Eylül 2023'teki Bağdat ziyareti, Ankara ile Bağdat arasında su, petrol ihracatı ve güvenlik konularında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle ertelenmişti. Erdoğan'ın Nisan ayındaki Irak ziyaretini yeniden erteleyip ertelemediği ve gerçekleşmesi durumunda ziyaretin somut sonuçları birçok konuyu belirleyecek faktör olacak.
Bu Haber 31163 defa okunmuştur.