DSG'den Türkiye’ye “engelleyici değil, yapıcı ol" çağrısı

DSG'den Türkiye’ye “engelleyici değil, yapıcı ol çağrısı

PeyamaKurd - Entegrasyon görüşmelerine ilişkin konuşan Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, “DSG’nin 3 tümen ve 2 özel alay olarak kendini örgütlemesi ve Savunma Bakanlığına bağlanması noktasında ortak bir fikir ortaya çıktı” dedi. Kurd, Türkiye’ye de “engelleyici değil, yapıcı olma” çağrısı yaptı.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile geçici Şam hükümeti arasındaki görüşmeler uzun bir aranın ardından yeniden başlarken, yapılan son görüşmelerde en önemli gündem maddesi Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Savunma Bakanlığı’na entegrasyonu oldu.

Yeni Yaşam gazetesinden Zana Deniz‘e konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, 10 Mart Mutabakatı’nın hayata geçirilmesi için görüşmelerin sürdüğünün ancak Şam’ın “makul seviyede taleplerde ortaklaşmaya halen hazır” olmadığını söyledi.

"DSG 3 tümen ve 2 özel alay olarak entegre olacak"

Son görüşmelerde özellikle DSG’nin entegrasyonu konusunun tartışıldığını belirten Kurd, şu ifadeleri kullandı:

“DSG’nin 3 tümen ve 2 özel alay olarak kendini örgütlemesi ve Savunma Bakanlığına bağlanması noktasında ortak bir fikir ortaya çıktı. Bu güç kendi bulunduğu bölgenin ve belirlenen yerlerin savunmasını üstlenecek. Bu güçler askeri olarak kalacak ve belki başka bir isim alacaklar. Bu konular çok sorun değil. Mühim olan halkların ve bölgelerin savunması ve askeri güçlerin örgütlenmesi. Bu güç Savunma Bakanlığı’na bağlı ulusal askeri ordu olarak görev alacak. Bu askeri güç Suriye’nin tamamında sorumluluk üstlenecek. Bu genel konularda bir anlaşma sağlandı.”

"Türkiye’ye “engelleyici değil, yapıcı ol" çağırsı

Türkiye’nin müdahaleci yaklaşımına tepki gösteren Kurd, “Bize karşı tehditleri halen devam ediyor. Türk devleti, ‘SDG, geçici Şam hükümeti ordusuna katılmazsa savaş çıkacak’ diye açıklama yapıyor” dedi ve ekledi:

“Böyle şantaj dilini ve üslubunu kullanarak kimse sorunu çözemez. Bu dil Suriye’de istikrar ve çözüme katkı sağlamaz. Bundan kaynaklı da Türk devleti siyasetini olumlu yönde Suriye’nin hizmetine sunmalı ve bu konularda engelleyici değil, yapıcı olmalıdır. Bu şekilde davranışlar diyalog sürecinin önünü kapatır. Bu müdahaleler yapılmamalıdır. 10 Mart Anlaşması’nın yaşama geçirilmesi noktasında ısrarcıyız. Bu kapsamda da kararlılığımız ve irademiz var.”

YENİ İSİM ÖNERİSİ: DEMOKRATİK SURİYE CUMHURİYETİ

Geçici Şam Hükümeti’nin çıkardığı Anayasa’nın tekçi ve inkarcı olduğuna dikkat çeken Kurd, “Suriye Arap Cumhuriyeti” ismi konusunda ise şunları dile getirdi:

Çıkarılan Anayasa, Suriye’nin tüm halklarını temsil etmiyor. Anayasa gözden geçirilmeli ve yeniden yazılmalıdır. Suriye sadece Araplardan oluşmuyor. Suriye Süryaniler, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Dürziler, Türkmenler ve çok renkli bir toplumdan oluşuyor. Biz Suriye’yi bu çerçevede Suriye Arap Cumhuriyeti olarak ele aldığımızda, bu bile başlı başına halkları inkar eden bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. Bütün halkları ve onlara ait kültürleri yok sayıyor. Suriye halklarının zenginliğine göre ve toplumu kapsayacak yeni bir Suriye ismi kullanmalıyız. Suriye Cumhuriyeti, Suriye devleti vb. Birçok ulus bu şekilde kendilerini isimlendirdi. İsmi yeniden tarif edebiliriz. Bize göre en doğrusu Demokratik Suriye Cumhuriyeti’dir.

"Şam, kulağını içerden yükselen seslere vermeli"

“Suriye halkı geleceğini kendisi yazacaktır. Suriye halkı demokratik cephede birleşerek birlikte mücadele ederek emeğini, düşüncesini birleştirip, demokratik merkezi olmayan bir Suriye’nin geleceğini garanti altına alacaktır” ifadelerini kullanan Kurd, son olarak şu çağrıyı yaptı:

“Bu kapsamda Şam iktidarı kulağını içerden yükselen seslere vermelidir. Onlarla ittifak yapmalı, onlarla anlaşmalı ve onlarla diyalog içerisinde olmalıdır.”

Bu Haber 86 defa okunmuştur.