Mahmut Fırat: Bir arada olmamamızın birinci nedeni, tarih bilincimizin olmamasıdır

PeyamaKurd - Araştırmacı Yazar Mahmut Fevzi Fırat, NETEW TV’de Zeynep Cağer’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kürt birliğinin ve Kürt tarih bilincine yönelik aydın ve yazarların nasıl davranması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunan Fırat, “Bir arada olmamamızın birinci nedeni, tarih bilincimizin olmamasıdır. Tarih bilinci devlete tekabül eden bir düşünce yapılanmasıdır. Bazı devletler kurulmuş ama o devletlerden miras kalan bir tarih bilincimiz yok. Devlet bilincimiz yok. Bence Kürt aydınları ve yazarları siyaset yapmasınlar. Halka bir proje dayatmak yerine, halkın değerlerini saymak, halkın inançları ile barışık olmak, halk kitleleri ile nasıl yek vücut olunabilir diye araştırmaları lazım” ifadelerini kullandı.
Papa, sanıldığı gibi özellikle başkent Erbil’e gelmiş değil. Yolunun üstüydü, geldi ve geçti. Uluslararası Erbil Havalimanı’nda sayın Barzanilerle bir görüşme yaptılar. Oradan asıl gitmek istediği Musul’da bir ayin yapmaktı. Tabi oradan gelirken kendisine özel bir hac yapıldı. Söz konusu pul ise henüz basılmadı. Ancak bunun bir de arka tarafı var. Bu pul Papa'ya sunuldu ve mutlaka bir anlamı var. Bugün Türkiye’den ve özellikle muhalefetten tepkiler geldi. Her yerden eleştiriler geldi. Türk siyaseti bir kaşık suda kıyameti koparmaya müsaittir.
HDP’li Meral Beştaş bu konuda geri çekildi ve bunu yapmaması gerekirdi. Bir devlet mi ilan edildi, sınırlar mı çizildi ki, hemen Barzani ailesi yaptı ben yapmadım demeleri şahsen bundan kaçıyorlar. Kendilerine göre bir kaçma nedenleri vardır. Bir dini liderdir Papa, bu konuda siyaseten bir gücü nerelere ulaşır bilmiyoruz.
Kürt meselesi ise sadece Türkiye’yi kapsayan bir mesele değil, uluslararası bir sorundur. Bu topraklar belli güçler tarafından parçalandı, yeniden bu güçlerin istemeleri halinde yeni şeyler yaşanabilir. Papa bunu tetikler mi tetiklemez mi, bu hareketin neresindedir onu da bilmiyoruz. Burada puldan kim ne çıkarmak istiyorsa çıkardı, kimileri saldırdı, kimileri kaçtı.
Siyasette eskiden adab-ı muaşeret, yani toplumsal nezaket kuralları vardır. Yani siz birine saygı duyarsanız, karşıdakinin de saygınlığını hak edersiniz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada üslup çok önemli. Sosyal medya ile çok ilgilenmememin sebebi birbiri ile tartışan insanlarla muhatap kalmamaktır.
Sosyal medyada karşınızdakilerin kim olduğunu asla bilemiyorsunuz. HDP’lilerin programı Türkiye’dir. Onların programında Kürdistan yoktur. Hele hele birleşik Kürdistan haritası asla olmaz.
Çok da yüklenmeyelim, Meral Hanım parti tüzüğünün gereğini yapıyor. Şimdi önlerine koydukları hedef ortada. Türkiye’de hangi sorunlar var ise bu sorunları çözmek üzere programlanmışlar. Onların Kürt meselesini çözme konusu da demokrasi içerisinde bir çözümdür.
Siyasete fiilen katılmadım. HAK-PAR için bir grup arkadaş, bu partide yer almamı istemişti. Sonuçta ben de babamdan kalan bir mirastır diyerek bu arkadaşları kırmadım. Dostlarımla bu partide olmak istedim. Bunun için değişik halk hiyerarşisinde insanların bu partide yer alması için bazı dostlarımı aradım. İslami kesimden, demokrat kesimden, yurtseverlerden bu partiye girelim, bir mücadele sürdürelim dedik. Buradaki amaç her kesimden mücadele eden insanların önünü açmaktı.
Ama ben de gaye ile girdim. 2 olumsuz durum oldu. Birincisi bu arkadaş grubu gelmediler. İkincisi gittiğimde 14 kişilik bir başkanlık kurulu yönetimi vardı, orada birlikte siyaset yapabileceğim kimse yoktu. Bu yüzden kendilerine başarılar diledim ve ayrıldım. 3-5 kişinin bir araya gelerek bir siyasi parti kurmalarını ben sağlıklı görmüyorum.
Kürtler aslında tam olarak tarihini bilmiyor. Neden bilmiyorlar, çünkü mazlum mağdur ve tarihinde hep sömürülmüş bir halk olarak biliniyor. Bu konuda tarihi ile ilgili net bulgulara ve bilgilere de sahip değil. Yakın tarih dediğimiz tarihlerde, 1980 tarihinden itibaren, yani bir hegemonyanın içerisinde bir tarihtir, çarpıtılmış bir tarihtir. Bunun da mağdurları, failleri vardır. Kendi sorunlarını içerisinde çözmüş bir millet değiliz. Tarihimizi hep farklı birileri söyledi, biz hep birilerinin söyleminden hareketle tarih budur diyoruz.
Sloganlarla yapılan bir tarih anlayışımız var. Yani hangi lideri ne adına, neden sevdiğimizi de maalesef halk olarak çok iyi bildiğimizi sanmıyorum. Bu sorunları bilmediğimizde bizim bir arada olmamız mümkün olmuyor. Bir arada olmamamızın birinci nedeni, tarih bilincimizin olmamasıdır. Tarih bilinci devlete tekabül eden bir düşünce yapılanmasıdır.
Bazı devletler kurulmuş ama o devletlerden miras kalan bir tarih bilincimiz yok. Devlet bilincimiz yok. Kürtler hep devletle ve ona dayattığı sorumluluklarla vergilerle, cezalarla, hapishanelerle, kanunlarla karşılaşmıştır. Kendisini devletten soyutlayan bir tanıma koymuştur. Devletin faydasını bilmediğimiz için bizlerde tarih bilinci de oluşmadığı için bir aradalığımız olmuyor.
Parti yönetimleri, üst kısmı talimat ile hareket ediyor. Tabanın sözünü dinleyip, tabanı taleplerini alıp bu talepler doğrultusunda partiyi yönlendirmek değildir. Partinin farklı yerlerden gelen talimatlar doğrultusunda hareket ederler. 95 yıllarında Öcalan, Barzani ve Talabani arasında 15 günlük bir barış vardır. Bizi barıştırın diye bir çağrısı olmuştu o dönemde.
Babam Suriye’de Öcalan ile görüştü. Öcalan şunu demişti, ‘Bir parti kurun ve o partide tüm Kürtler yerini alsın.” Babam da şart koşmuştu, sen bu partiye talimat vermeyeceksin ve silahları da teslim edeceksen ben bu işte varım demişti. PKK, belli partilere bazı talimatlar veriyor. Çünkü onlar kurmuş oluyor. Diğer partileri 3-5 kişi bir araya gelmiş bir grup kurmuşlar ve ben bunları bir parti olarak da görmüyorum. Bir parti olmak için önce ekonomik bir gücü olmalı.
Bence Kürt aydınları ve yazarları siyaset yapmasınlar. Önce tarihi araştırmalar yapsınlar. Şahsiyetleri, tarihimizi, Kürtlerin nasıl bir mücadele içerisinde olduğunu, geleneğimizi, örfümüzü hedef alarak bir entelektüel çalışmanın içerisine girmeleri gerekiyor. Ve halka bir proje dayatmak yerine, halkın değerlerini saymak, halkın inançları ile barışık olmak, halk kitleleri ile nasıl yek vücut olunabilir diye araştırmaları lazım. Bizim maalesef bir diasporamız yok.
Bizim gençlerimizin büyük çoğunluğu birçok konuda hizmette bulunmak istiyor, onlara bir yön verme gereği kesinlikle vardır. Fakat ekonomik olarak bir dar boğazın içerisindeyseniz, gençlerin önüne de bir proje koyamıyorsunuz.
Bu Haber 42189 defa okunmuştur.Bu imkansızlıklar var. Avrupa bazı zengin aileler var, onlara siz parti kurmayın, bir araya gelin bir vakıf kurun, bu vakıfta gençlere burslar verin, seminerler düzenleyin araştırmalar yapılsın. Yani bu anlamda gençlere bir hizmet verilirse çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Partileşmek, bugün için hiç gereği olmayan bir şeydir. Bir vakıf etrafında bu gençlere maddi ve manevi destek vererek bir fayda sağlanabilir.





