Devletin Polisi Tacizci Olsa Dahi Şereflidir
TAYAD’ın tutuklu avukatlarla ilgili düzenlediği eylem engellendi, eylemciler göz altına alındı. Merve Demirel, göz altı aracına bindirilirken bir polis tarafından cinsel saldırıya uğradı.
Bir polisin cinsel saldırıda bulunması, cinsel tacizde bulunması, hatta bir kadına tecavüz etmesi şaşılacak şey değildir. Çünkü biliyoruz ki göz altına alınan binlerce kadının kadın kimliklerine saldırı gerçekleştiriliyor.
Güç sahibi, üniformalı, kelepçe sahibi, zindan anahtarı sahibi bir polis kendinde her türlü cüreti bulabiliyor. Devlet, “teröristlerin” arkasında durmaktansa kendisinin “meşru” temsilcisi polisinin arkasında durmayı tercih eder. Yani aslında bir polis tacizde/saldırıda/tecavüzde bulunurken bunu kanun namına, devlet namına yapar. Devlet de polisinin sırtını sıvazlar ve “teröre” karşı “onurlu” duruşlarını tebrik eder.
Süleyman Soylu da bu ruh haliyle o polisi savunuyor. Merve Demirel’in babasının FETÖcü olmasından, ablasının DHKP-C’li olmasından dem vuruyor. Babası FETÖcü, ablası DHKP-C’li olan bir kadının hakkı cinsel saldırıdır diyor yani. Teröre karşı onurlu bir duruş sergilemenin yolu yöntemi budur diyor.
Pozantı cezaevinde vaktiyle TMK’lı çocuk tutuklulara tecavüz edilmişti hatırlarsanız. Bu olay gün yüzüne çıkınca çocuklar sürgün edilmiş, sorumlular terfi etmişti. Devletin refleksi gayet açık değil mi? Devletin aleyhinde bir eylemde, gösteride bulunursanız veya bir söz söylerseniz veya siyasi bir faaliyet yürütürseniz veya hak talebinde bulunursanız her türlü haksızlık size hak olur.
Fakat devletin gününü kurtaracak bir projeye hizmet etme meselesi olunca, devlet hayal ürünü insanlar yaratır ve en ileri demokrasinin bir neferi gibi çalışır. Bkz. Kabataş yalanı. Gezi eylemlerinde sıkışan devlet, çareyi Kabataş yalanında bulmuştu. Başörtülü bacımızı deri kıyafetli bir grup sıkıştırmış, taciz etmiş, cinsel saldırıda bulunmuş ve hatta bacımızın üzerine idrarlarını yapmışlar.
Kabataş’taki başörtülü bacımızın görüntüleri hâlâ ortaya çıkmadı, kim olduğu da bilinmiyor, kimlerin saldırdığı da… Fakat ilahiyat fakültesinde okuyan başörtülü bacımız Merve Demirel’i artık herkes tanıyor. Onun cinsel saldırıya uğradığı görüntüler de mevcut. Fakat Kabataş yalanı gibi devletin işine yaramıyor. Çünkü kendisi bir hak savunucusu. Tutuklu avukatlar serbest bırakılsın diye bir talebi var. Bu nedenle göz altına alındı. Bu nedenle cinsel saldırıya uğradı.
Velhasıl kelam; Süleyman Soylu, bir devlet adamının yapması gerekeni yapıyor. Tacizci, tecavüzcü, katil, işkenceci dahi olsa polisinin arkasında durması gerekiyor. Çünkü devletin polisi, ne kadar aşağılık bir suç işlerse işlesin şereflidir. Fakat bizler, “kanun/devlet namına” teslim olmayacağız; Merve Demirel gibi güçlü bir şekilde yürüyeceğiz ahlâksızların, katillerin, işkencecilerin üzerine.
Bu Makale 42126 defa okunmuştur.