Foreign Policy: İran ve bölgenin geleceği belirsizliğe sürüklendi

Foreign Policy: İran ve bölgenin geleceği belirsizliğe sürüklendi

PeyamaKurd - ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün, İran ve bölge için olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Reisi'nin yerine kim gelirse gelsin, onun izlediği stratejinin İran'ın siyasi ve dini liderliğinin üst kademeleri arasında pekişmiş olduğu belirtilen analizde, bu nedenle İran'ın politikalarının değişmesinin pek mümkün olmadığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Reisi döneminde sert bir şekilde bastırılan Mehsa Amini protestolarının yeniden canlanma potansiyeli olduğu ve İran Devrim Muhafızlarının (IRGC) ülke yönetimindeki rolünü artıracak adımlar atabileceği öne sürüldü.

İran ve bölgenin geleceği belirsizliğe sürüklendi

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve diğer İranlı yetkililerden oluşan bir heyeti taşıyan helikopterin düşmesi, ülkenin ve bölgenin geleceğini daha da belirsizliğe sürükledi.

Reisi'nin ölümü, İran siyasetinde ülkenin sert bir çizgiye kaydığı ve Orta Doğu'yu bölgesel bir savaşın eşiğine getirme tehdidinde bulunduğu bir döneme son noktayı koymuş olabilir.

İran'ın politikaları değişebilir mi?

Yaklaşık üç yıllık iktidarında Reisi, İran'ın iç siyasetini ve sosyal politikasını daha muhafazakâr bir yöne taşıdı ve 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini yenen Hasan Ruhani'nin, İran'ın nükleer programı konusunda Batı ile bir yumuşama gitme arayışını sona erdirdi.

Ayetullah Ali Hamaney'e yakınlığıyla bilinen ve birçok yetkili ve uzman tarafından yaşlanan dini liderin yerine geçmesi muhtemel bir aday olarak görülen Reisi'nin, görev süresi boyunca İran uranyum zenginleştirmeyi hızlandırdı.

Reisi yönetimindeki İran, ayrıca Rusya'yı Ukrayna'ya karşı savaşında Shahed kamikaze droneları ve topçu silahları ihraç ederek destekledi. Reisi, ölümünden sadece bir ay önce İsrail'e karşı büyük bir drone ve füze saldırısı başlattı.

Uzmanlar, Reisi'nin yerine kim gelirse gelsin, onun izlediği stratejinin İran'ın siyasi ve dini liderliğinin üst kademeleri arasında pekişmiş olması nedeniyle değişmesinin pek mümkün olmadığını belirtiyor.

İran uzmanlarından kıdemli araştırmacı Behnam Ben Taleblu, "Reisi olsun ya da olmasın. İran rejimi 7 Ekim sonrası (İsrail-Hamas savaşı) Orta Doğu'nun şekillenme biçiminden oldukça memnun” dedi.

İran Anayasası uyarınca Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Mokhber, seçimler yapılana kadar kabine başkanlığı görevini yürütecek.

Analistler son parlamento seçimlerine katılımın rekor düzeyde düşük olduğunu belirtiyor. Dahası, Hamaney ve müttefikleri 2021'deki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Reisi'nin kazanmasını sağlamak ve potansiyel rakipleri diskalifiye etmek için büyük çaba sarf etti.

Reisi cumhurbaşkanı olmadan önce, 1988 yılında tahminen 5,000 muhalifin idam edilmesinden sorumlu olan İran'ın ölüm komitesinde görev yapmıştı.

Reisi'nin bu sert yaklaşımı, 22 yaşındaki Kürt kadın Mahsa Amini'nin Eylül 2022'de, İran ahlak polisi tarafından gözaltında alındıktan sonra ölmesiyle de devam etti ve ülke çapında protestolara yol açtı.

İran'ı ve bölgeyi neler bekliyor?

Yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ötesinde, İran'ın yönetici sınıfının tepesinde çalkantı potansiyeli var. Reisi'nin ölümü ülkenin siyasi geleceğini daha fazla kargaşaya sürükleyebilir.

İran silahlı kuvvetlerinin en büyük kolu olan ve ülke ekonomisinin büyük bölümünü kontrol eden Devrim Muhafızları Ordusu da bu çalkantıyı elini güçlendirmek için kullanabilir.

İranlı siyasi uzmanlara göre, Reisi'nin ölümü İran siyasetini sarsacak. Nedeni ne olursa olsun, rejim içinde cinayet algısı yaygınlaşacak.

Uzmanlar erken seçimlerde gelecek ismin Batı ile yumuşamaya yönelik bir isim olma ihtimalinin düşük olduğu görüşünde. Ayrıca Reisi'nin ölümü, İran'da bastırılan protesto hareketlerinin yeniden canlanması için küçük bir açık kapı yaratabilir.