PeyamaKurd - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, tehlikeli ve çıkar temelli bir dünyayla karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Avrupa, kendi güvenliğinden sorumlu olmalı" diye aktardı.
Von der Leyen, Strazburg’da düzenlenen Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda konuştu.
Tehlikeli ve çıkar temelli bir dünyayla karşı karşıya olunduğunu belirten von der Leyen, “Savaşların yaşandığı, yırtıcıların kol gezdiği bir dünya. Bu dünyanın gerçekliği, biz Avrupalıların kendimizi savunmamız ve kendimize güvenmek zorunda olduğumuz anlamına geliyor.” açıklamasını yaptı.
Von der Leyen, Avrupalıların başkalarının dünya görüşlerinin kendilerini tanımlamasına izin vermemesi gerektiğini belirterek, aynı zamanda Avrupa hakkında başkalarının söylediklerine de şaşırmamak gerektiğini belirtti.
ABD yönetiminin 5 Aralık’ta yayımladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne değinen von der Leyen, belgede Avrupa’nın küresel gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payını kaybettiğinin doğru olduğunu aktardı.
Von der Leyen, “Ancak yazılmayan bir gerçek var. ABD’nin rakamları da benzer bir seyir izliyor. Dolayısıyla bu, Atlantik’in bir yakasındaki ya da diğer yakasındaki bir ekonominin hikayesi değildir. Bu, dünya ekonomisindeki kaymanın hikayesidir" dedi.
Yarın düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde stratejik çıkarlara ve önceliklere odaklanılması gerektiğini söyleyen von der Leyen, “Bir kez daha, Birliğin Durumu konuşmamda tam da bu noktada söylediğimi tekrarlamak istiyorum, bu, Avrupa’nın bağımsızlık anıdır. Avrupa’nın bağımsızlık çağı durdurulamaz olmalıdır" diye bildirdi.
Von der Leyen, AB’nin son dönemde çok önemli ilerleme kaydettiğine ancak yapılması gereken daha çok iş olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Avrupa, kendi güvenliğinden sorumlu olmalıdır. Bu artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Karşı karşıya olduğumuz tehditleri biliyoruz ve onlarla yüzleşeceğiz. Bu da hazır olmamız gerektiği anlamına geliyor. Modern bir hibrit savaşı yürütebilmek için yeni kabiliyetler geliştirmeli ve devreye almalıyız. Bu alanda da dağları yerinden oynatıyoruz. On yıllar süren yetersiz yatırımın ardından bir dönüm noktasına geliyoruz. Savunma sanayi tabanımızı, savaşın kızgın ortamında ileri teknolojileri ve hızlı seri üretimi hayata geçirebilecek bir yapıya dönüştürüyoruz.”