2020'yi hatırlatan İran, Erbil'de kimi vurdu? Kürtleri mi ABD'yi mi?
PeyamaKurd - İran, Filistin konusundaki sönüklüğünü, eylemsizliğini, gelen eleştirileri tek bir Amerikalı ve İsrailliyi öldürmeden bertaraf etmenin yolunu, Erbil'in bombalanmasında buldu.
15 Ocak’ı 16’sına bağlayan gece, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) başkenti Erbil’e füze saldırısı gerçekleştirdi.
Bağdat yönetimi, İran’ın saldırılarını, “düşmanca eylem” olarak nitelendirdi. Ayrıca, İran’ı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) şikâyet edeceğini de duyurdu.
***
Asıl odaklanılması gereken ise İran’ın, Irak’ta kimi vurduğu?
Zira saldırıların ilk anlarında İran basını, DMO’nun ABD üslerini ve Erbil’deki ABD Konsolosluğu’nu vurduğunu öne sürmüştü. Daha sonra da konsolosluğun değil, çevresinin bombalandığı iddia edildi. Yeni günün ilk saatlerinde ise DMO, Irak’ta Mossad karargahının vurulduğunu iddia eden bir açıklama yayınladı.
Ama dikkat çeken en önemli detay ise; İran’ın kendi topraklarından ABD’ye yaptığı bir saldırıyı ilk kez üstlenmesi. Yani Tahran rejimi, Orta Doğu’da yürüttüğü vekalet savaşında bir nevi açık kimlikle yer aldı.
Ayrıca İran’ın, Mossad karargâhı iddiasını doğrulayan herhangi bir emare de yok. İlginçtir öldüğü açıklanan herhangi bir ABD veya İsrail personeli de yok.
Sadece, Kürt iş insanı Peşrev Dizayi ve ailesi ile sivillerin öldüğü biliniyor. "Empire World" adlı inşaat projesini Erbil'de hayata geçiren isim olarak tanınan Dizayi’nin sahibi olduğu "Falcon Group", inşaat ve petrol başta olmak üzere birçok alanda faaliyet yürütüyor.
8 Ocak 2020 tarihini hatırlayalım
Hep beraber 8 Ocak 2020 tarihini hatırlayalım. Çünkü görünen o ki; 8 Ocak saldırılarının trajikomik bir tekrarı yaşanmış gibi...
Bilindiği üzere 3 Ocak 2020’de ABD, DMO Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi öldürmüştü. 8 Ocak tarihinde ise İran, Kasım Süleymani’nin intikamını aldığı iddiasıyla Bağdat’ta yer alan ABD üslerini vurmuştu.
Ama bu saldırılarda da Iraklılar dışında ölen olmamıştı.
Daha da vahimi ise dönemin ABD Başkanı Donald Trump, ileri tarihlerde İranlıların, imajlarını kurtarmak için bu üsleri vuracaklarını kendilerine ilettiğini açıklamıştı.
Kısacası Tahran tiyatrosu, Trump’ın açıklamaları sonucu ifşa olmuştu!
***
İran’ın, bitmeyen Erbil saldırıları
Bilindiği gibi İsrail, 23 Aralık 2023’te Suriye’ye yaptığı hava saldırısında DMO Kudüs Gücü’nün Suriye Komutanı Razi Musevi’yi öldürmüştü.
3 Ocak’ta ise Kirman’da, Kasım Süleymani’nin mezarı başında yapılan anma töreninde IŞİD’in bombalı saldırıları olmuş, 100’den fazla İranlı hayatını kaybetmişti.
Görünen o ki son yaşananlar, Kasım Süleymani’nin ölümünden sonra olanları andırıyor.
Çünkü İran’ın, prestijini kurtarmak için intikam alması gerekiyordu.
Ama bu intikamın İsrail ya da ABD’yi rahatsız edecek derecede olmamalı idi…
İran’ın KDP ve YNK’ye yaklaşımı
İran’ın Kürt politikasına göz atıldığında, Tahran rejiminin dolu dolu bir Kürt politikasının olduğundan elbette bahsedilemez.
Başka bir ifade ile dile getirirsek Tahran’ın Kürt politikası yoktur, Kürt gruplar politikası vardır.
Bu çerçevede İran, Kürtleri birbirine karşı her zaman kullanma vizyonu içindedir.
İran’ın, Süleymaniye’de Talabaniler, dolayısıyla Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile iyi ilişkiler kurduğu herkesçe bilinen bir realitedir.
Erbil’de ise Kürdistan Hükümetini de yöneten Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) etkili konumdadır.
KDP’nin, İran’da devlet kurma deneyimi olduğunun da altını çizelim. İran KDP’si ise Tahran tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.
Diğer yandan İran’ın, geçmişten bu yana KYB’yi ön plana çıkarıp KDP’yi zayıflatmak istediği de birçok kişi ve kesim tarafından biliniyor.
Erbil’in vurulma nedeni vekil unsurların baskısı mı?
İran’ın, Gazze’deki savaşın başından bu yana ortaya koyduğu tavır, kendi vekil çevresinin bile tepkiyle karşılanır duruma geldi.
Her seferinde, İslam’ın yılmaz bekçisi iddiası ile hareket eden ve mazlumlarla dayanışma içinde olduğu iddiasında bulunan İran, Filistin konusunda önemli bir adım atmış değil.
Diğer yandan Tahran’ın, İslami argümanlarla etkilediği Irak merkezli Şii oluşumların, ABD üslerine saldırılar yaptığı ve Yemen’deki Husi Hareketi’nin Kızıldeniz’den geçerek İsrail’e giden gemileri hedef aldığı biliniyor.
Bu grupların ise, İran’ın da aksiyon almasını istedikleri ve Tahran’a baskı yaptıkları artık gizli değil.
Özellikle de Musevi’nin öldürülmesinin ardından İran’ın cevap hakkını saklı tutacağını açıklamasına Husiler tepki göstermiş ve cevap hakkını saklı tutmanın yanıt vermemek anlamına geleceğini duyurmuştu.
Sonuca gelecek olursak;
Vekil aktörleri İran’a, ABD ve İsrail’i hedef alma konusunda oldukça baskı yapıyordular. İran’da ne ABD ne de İsrail’e yaklaşmak istemiyordu.
Bu Haber 42092 defa okunmuştur.Öyle görünüyor ki; İran rejimi de vekillerin çağrısını tek bir İsrailli ve Amerikalıyı öldürmeden yerine getirecek çözümü Erbil’i bombalamakta buldu!