Hizbullah, Lübnan’da iç ve dış politikada çıkmazda!

Hizbullah, Lübnan’da iç ve dış politikada çıkmazda!

PeyamaKurd - Lübnan'daki İran destekli Hizbullah Hareketi, İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi, Suriye'nin Arap ligine yeniden alınması, Lübnan-İsrail arasındaki deniz sınırı anlaşması gibi bölgedeki önemli gelişmeler karşısında büyük bir çıkmaz ve dar bir manevra alanına girdi. 

Lübnan'da özellikle ülkenin güneyindeki Nebatiye ve doğusundaki Bekaa bölgesinde etkin bir nüfuza sahip olan Hizbullah, 2011'de Suriye'de patlak veren iç savaştan bu yana sözde ezeli rakibi "İsrail ile mücadele etmek yerine", Şam rejimi için savaştı ve halen de Lübnan-Suriye arasındaki sınır bölgede askeri faaliyetlerine devam ediyor. 

Hizbullah, 2008'de İsrail ile mücadele nedeniyle devlete teslim etmediği silahları halka karşı kullanmasının ardından, Lübnan'daki Hristiyan, Dürzi ve Sünnilerin büyük bir güvenini kaybedip örgütün asıl amacının Tahran ve Şam üzerinden Beyrut'taki hakimeyi elde etmek olduğu ortaya çıktı. 

Ardından Sünnilere karşı Esed rejiminin yanın savaşması ile Filistin davasının da aslında tamame toplumun konsolide etmek için bir "araç olarak" kullandığı şekilde yıllarca yorumlandı. 

Ancak Tahran ve Riyad arasında 2016'da kesilen diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi, Şam'ın Arap ülkeleriyle ilişkilerini yeniden tesis etmesi, Hizbullah'ın manevra aranını daraltıp Lübnan içerisine çekilmesine yol açtı. 

‘Hizbullah ise eski imajını yeniden kazanmak İstiyor’

Hizbullah ise eski imajını yeniden kazanmak için bir süredir Lübnan sınırı üzerinden İsrail'e yönelik provokatif eylemlerde bulunarak Arap Dünyası ve Filistinliler ile İsrail'e ben buradayım geri geldim mesajı vermek istiyor. 

Bu bağlamda, Hizbullah uzun bir süredir siyasi ilişkileri zayıflayan Hamas Hareketi ve İran destekli İslami Cihad ile Beyrut üzerinden ilişkilerin yeniden tesis etti. Ancak İsrail'in dolaylı olarak temasta olduğu Fetih Hareketi, Lübnan'daki Filistin kamplarında Hizbullah için halen bir engel. 

Hizbullah, Filistin kamplarını tamamen kontrol etmek, kısmen seküler olan Fetih'i Lübnan'daki 12 kamptan silmek veya marjinalleştirmek için Filistinli radikal Sünni gruplara silah ve destek vererek çatışma başlattı. 

Lübnan'ın güneyindeki en büyük Filistin Mülteci Kampı Ayn el Hilwe'de 29 Temmuz'da Fetih ve selefi Filistinli gruplar arasında çıkan çatışmada günler sürdü. Taraflar arasında ateşkes olmadığı gibi halen kampın yüzde 50'inde milisler mevzilenmeye devam ediyor. 

Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, kamptaki çatışmalardan sorumlu olmadıklarını belirtese de Lübnan kamuoyunda bu şekilde algılanması bir gerçek. 

Kamptaki çatışmaların bitmesinden hemen sonra Hizbullah'ın ezeli rakibi Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi Güney Sorumlusu Elias Hasrouni öldürüldü. Lübnan Güçleri Partisi lideri Semir Caca'ya göre olayın arkasında Hizbullah'ın olduğundan şüphelendiklerini söyledi. 

Hasrouni suikastinden sonra bu sefer de Hizbullah'a ait Bekaa'dan gelip Ayn el Hilwa'ya silah taşıyan kamyon Hristiyan beldesi Kahale'de devrildi. Olayda 1 Hizbullah milisi öldürüldü. 

‘Eski gücü yok’

Art arda gelen olayların ardından Hizbullah'ın Lübnan içerisinde artık eskisi gibi at koşturamadığı, ülkedeki Şiiler dışında herkesin "nefretle" baktığı kriminal bir örgüt kabul edildiği analiz edilebilir. 

Hizbullah ise hem Lübnan'daki cumhurbaşkanlık seçiminde kendi Hristiyan adayını dayatmak hem de halk arasındaki gücünü yeniden konsolide etmek için İsrail ve Filistin kamplarına yoğunlaşmış görünüyor. 

Hizbullah'ın bölgesel gelişmeler ve Lübnan'da arta nefret nedeniyle derin bir çıkmazın başında.