"Suriye'de en büyük bedelleri veren Kürtler, kaybetmeye mi zorlanıyor?"

"Suriye'de en büyük bedelleri veren Kürtler, kaybetmeye mi zorlanıyor?"

PeyamaKurd - Kuzeydoğu Suriye'de (Rojava) 12 yıllık çatışma henüz bitmedi. Rus savaş uçakları, ABD insansız hava araçlarını düşürmekle tehdit ediyor. İran destekli milisler de ara sıra ABD mevzilerine roket atıyor. Esad rejimi ise, kuzeydoğudaki Kürt özerkliğini sona erdirerek Suriye'nin “her karışını” geri alacağını savunuyor.

Türkiye, Suriye’deki Kürt güçleri PKK'nin bir parçası kabul ediyor. Ekim 2019'da sınır bölgesinin bir kısmını ele geçirmesi sonrası bölgeye periyodik saldırılar düzenliyor.

Suriye kimsenin "kazanmadığı" çok taraflı bir çatışmada. Görünen o ki bir Rusya-İran-ABD hesaplaşması var gibi. Son zamanlarda ABD-Rus uçaklarının gergin anlar yaşadığı da biliniyor.

Kimi uzmanlar, "İran, Rusya ve Suriye rejimi, ABD güçlerini Suriye'den sürmek için iş birliği yapıyor" görüşünde.

Ancak bu durum, Suriye'de büyük bedeller vermiş Kürtlerin en büyük kaybedenler olabileceğini gösteriyor.

Spesifik olarak, bir ABD-Rusya-İran çatışmasına dikkat edilmeli. Çünkü herhangi bir hesaplaşmada en büyük risk altında olacak olan ‘Suriye'deki Kürt nüfusu!’

Evi olmayan bir halk ve üzerindeki baskılar

IŞİD’e karşı savaşan Kürtler, hem örgütü topraklardan sildi hem de işgal edilen topraklarını örgütten aldı. ABD’nin desteği ile Rojava topraklarında yer edinen Kürtler, Washington’un da kıdemli ortaklarından oldu.

Suriye’de örgütün yedinci büyük şehri ve hilafet merkezi olan Rakka, Ekim 2017'de Kürtlerce kurtarıldı. Ardından Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Meclisi (SDM), Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES) adında özerk bir yapı kurulduğunu ilan etti.

Kürtler dört parçaya bölünmüş bir halk ve rejimler Kürtlere karşı bir hayli aksi.

2004-05'te Kürt protestolarını bastıran Esad rejimi, Mart 2011'de ülke çapında başlayan gösterilerin ardından kaybettiği otoritesini yeniden kazanmanın telaşı içinde.

İran, sadece ABD destekli Kürt güçlerine karşı değil, kendi ülkesindeki Kürtlerle de sorunlu ilişkilerine sahip. 

Türkiye, PKK ile iç mücadelesi nedeniyle Kürt bölgelerini yok etmeye kendini adamış. Ankara bunu yapmaya çok yaklaştı. 2016'da Afrin’e giren Erdoğan, kuzey ve kuzeydoğuda ilerlemek için bir açıklık aradı. Ardından Aralık 2018 ve Ekim 2019'daki Trump’a geri çekilmeyi kabul ettirdi.

“Kürtler sonunda hep kaybeder” mi?

Suriye’de yıllardır süren savaşta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çalışan yaklaşık 900 ABD askeri hala Suriye’de.

Fakat Erdoğan gelişmeleri izliyor, bekliyor ve Kürtlerin teslim olması gerektiğini söylüyor. Esad ise hala kuzeydoğunun lideri olması gerektiğinde ısrar ediyor.

İran, yaptırımlar ve Tahran'ın nükleer programı konusunda ABD ile çit çekerken, İran destekli milisler ara sıra ABD mevzilerine roket atıyor.  Rusya ABD’nin sonunda Kürtleri terk edeceğini umarak, Amerikalılara karşı Suriye "iğnesi" peşinde koşuyor.

Siyasi ve askeri analistler Rusya ve ABD'nin Suriye’deki gerilimine odaklanmışken, Özerk yönetimden bir açıklama daha geldi. 

Bir Türk insansız hava aracının bir arabaya düzenlediği saldırıda SDG’nin dört üyesi öldüğünü ve iki kişinin yaralandığını söylediler.

Özerk Yönetim, ABD'yi, Türkiye'nin saldırıları karşısında kamuoyu önünde tekrar tavır almaya çağırdı ve şunları ifade ettiler:

“Washington, "halkımızın ve savaşçılarımızın hedef alınması konusunda net bir duruşa sahip olmalıdır.”

Fakat ne ABD ordusundan ne de Biden yönetiminden ciddi bir tepki hala gelmedi.

Nisan 2013'te Oxford'da yapılan uluslararası bir toplantıda ABD'li bir subayın bana söylediklerini yeniden hatırladım, “Bölgedeki varlığımızı sürdürebileceğimizi pek göremiyorum. İşin açıkçası Kürtler sonunda hep kaybeder.”


Yazar: Scott Lucas 

Çeviri | PeyamaKurd 

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olma zorunluluğu yoktur.