RÖPORTAJ | “Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez”

PeyamaKurd - HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, NETEW TV’de Zeynep Cager’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye’de Kürt sorunu başta olmak üzere bir çok konuya dikkat çeken İmam Taşçıer açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez. Türkiye, Kürtlerin sorunu üzerinden milliyetçiliği geliştirerek anti demokratik uygulamalara gidiyor. HDP’nin merkezinde Kürt sorunu vardır. Anadilde eğitimi, okul öncesinden başlatılarak üniversiteye kadar mecburi bir eğitim uygulanmalı diyor. Kürtçenin resmi bir dil olmasını istiyoruz. Kimliğinin tanınmasını istiyoruz.”
Cumhuriyet kurulduğundan beri Kürtler bir şekilde ne zaman yan yana gelmişlerse bir saldırıya maruz kalmışlardır. Bunu Şeyh Said’den tutun da Dersim, Zilan katliamına kadar, bütün dönemlerde bu olmuştur. Siyaset de bu şekilde nasibini alıyor. Ama bizler bunun farkındayız. Bu saldırıların bizi yıldırmayacağı konusundaki tecrübelerimiz, yüzyıllardır süren bir birikimimiz var. Bizler bu saldırılar karşısında kesinlikle diz çökmeyeceğiz. Başımız dik, Kürt halkını ve Kürt halkın kazanımlarını, demokrasiyi savunacağız. Bundan geri adım atmayacağız, programımız bu yönde. Hem bunu genel başkanlarımız da açıkladılar. Partiyi kapatabilirler, kapatsınlar ama hukuk yara alır, adalet olmaz.
AKP dahil kapatmayla karşı karşıya kaldı. Onlar kamuoyuna söz vermişlerdi, biz parti kapatmayacağız diye ama bu kapatmayacakları anlamına gelmez. Kapansa da mücadelemizin seyri değişmeyecek. Biz demokratik siyaset yapıyoruz, sivil siyaset yapıyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen diğer halklar da HDP’nin kapanmasını istemiyor.
Bütün saldırılar önce mecliste, daha sonra bu saldırılar sokağa yansımıştır. Ya milliyetçilik, ırkçılık temelindeki durum da bu şekildedir. Milliyetçilik yapacaklar ki, halk da buna karşılık versin. Bizler bunların karşısında duruşumuz nettir. Bugüne kadar 10 tane parti kapattılar. Ne oldu, her parti kapatıldığında halk daha çok sahip çıktı. Ve bugün de halk sahip çıkıyor. 2021 yılı Newroz’u, pandemi durumları olmasına rağmen, kapatma baskıları ve yıldırma politikaları olmasına rağmen alanlar binlerce yüzbinlerce insanlarla doldu. Ben kendim de Amed Newroz’undaydım ve müthiş bir gençlik vardı ki, umudunu yitirenler bu gençliği gelip görmeliydi. Müthiş bir öfke vardı, çünkü siyaset yapmalarına izin verilmiyor, büyüklerin siyaset yapmaları engelleniyor. Zaten işsizlik alabildiğince artıyor. Türkiye işsizlik oranı yüzde 13 civarındayken, Kürt bölgelerinde işsizlik yüzde 30 civarındadır.
Biz diyoruz ki, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin Türkler kadar hakkı var. Vatandaş olarak bu ülkede yaşıyorsa, onun hakkı ne ise Kürtlerin de hakkı odur. Kürtler, Türkiye’de kendi yaşadıkları topraklarda kendi kendini yönetebilmeli. Biz belediye başkanlarını seçiyoruz ama 3-5 gün sonra kayyum atıyorlar. Yani kendi kendilerini yönetme hakkı da verilmiyor. Biz bir daha seçime giriyoruz, bir daha kazanıyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi vatandaşını korkutarak yönetemezsin.
Newroz, her yerde kutlanıyor ama Güney Kürdistan’da bir direniş sembolü olarak kutlanıyor. Kürt halkı direniyor. HDP bugün vardır, yarın yoktur ama burada direnen Kürt halkı her zaman vardır. Newroz’a giden Kürt halkın talebi var. Oraya gidenler piknik yapmıyor, Kürt halkının taleplerini dile getiriyor. Biz burada sivil bir siyaset yapıyoruz, halka doğru olanı anlatmaya çalışıyoruz, parlamento ise bunun bir yoludur. Biz bunu Türkiye’de yaptığımız zaman HDP’ye Türkiye partisi diyoruz. Bütün Türkiye’de yaşayan başka halkların da eğer hak ve hukukları yeniyorsa, eğer özgürlükleri kısıtlanıyorsa, eğer demokratik bir ortamda yaşayamıyorsa bunun çözümünü HDP’de bulmalı. HDP bunu yaparken, Kürt sorununu da kendi merkezine koymuştur.
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez. Türkiye, Kürtlerin sorunu üzerinden milliyetçiliği geliştirerek anti demokratik uygulamalara gidiyor. Türkiye’de Kürt sorunun çözüm adreslerinden bir tanesi HDP’dir. Diğer partilerde bir takım işler yapıyor ama onların merkezinde Kürtlerin sorunu yoktur. HDP’nin onlardan farkı budur. HDP bir Türkiye partisidir derken Türk partisiyiz demiyoruz. HDP 40 yıllık bir mücadele ve birikimle bugünlere gelmiş bir partidir. Burada Kürt mücadelesinin temsiliyetinin bir kısmını yapıyor. Burada talepler farklı olabilir. Biri federasyon isteyebilir, özerklik isteyebilir, bağımsızlık isteyebilir. HDP ise Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilme taleplerini dile getiriyor. HDP, demokratik özerklik talebi ile siyasetini geliştirmeye çalışıyor.
Bizler mecliste Kürtlerin dili, kulağı, ağzı rolündeyiz. Bunu mecliste bir arkadaşımız bir harita gösterdi, bu haritada Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürt bir komutan yok, Kürt bir general yok, Kürt bir yetkili yok dedi. Buradan yola çıkarak Kürtlerin ana dilleri ile eğitim alamadıklarına dair birçok konuşma var. Anadilde eğitimi, okul öncesinden başlatılarak üniversiteye kadar mecburi bir eğitim uygulanmalı diyor. Kürtçenin resmi bir dil olmasını istiyoruz. Kimliğinin tanınmasını istiyoruz.
Kendi Kürt bileşenleriniz ile aranız nasıl, parti olarak birliktelik konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Kürtlerinin bir ara gelmesini, farklı Kürt partilerin bir araya gelmesi konusunda son 5 yılda birliktelik kapsamında etkinlikler yapıyoruz. Tüm partilerin bir araya gelerek ortak hareket etme konusunda projeler geliştirmeye çalışıyoruz. HDP içinde bunu yürütenlerden bir tanesi de benim. Biz diğer tüm siyasi partilerle yan yana geliyoruz, bu parti veya Kürdistan hareketi olabilir bunlarla bir araya geliyoruz, ortak bir paydada buluşarak Kürtlerin haklarını nasıl savunacağız konusunda çalışıyoruz. Ve buna da Kürt ulusal birliği olarak adlandırıyoruz. Biz bunu 2013 yılında evlerde Kürt ulusal birliği konusunda 4 ay süren tüm Kürdistani partilerle beraber bir çalış yürüttük.
Hiçbir şekilde Kürtler egemen bir güce bu şekilde teslim olmadı. Barış isterken, bizler diyoruz ki dünyadaki tüm haklar gibi Kürtler de kendi yaşadığı topraklar üzerinde barış içinde olmalı. Bunu söylüyoruz, bu çok doğal bir şey. Bunu başta Başkan Mesud Barzani olmak üzere tüm dünya liderleri söylüyor. Bunu sadece HDP söyleyince mi kötü oluyor. Siyaset yaparken, bunu alanda yapabilmek önemli. Kitaptaki düşünceyi alana taşımalıyız. Ben kendi adıma söyleyeyim, siyasette taviz vermeden yürüyorum. Bütün Kürtler de gücüne göre siyasette taviz vermiyor.
Bu Haber 42182 defa okunmuştur.




