RÖPORTAJ | Yapıcıoğlu: Kürt meselesi mutlak suretle çözülmesi gereken konulardandır

RÖPORTAJ | Yapıcıoğlu: Kürt meselesi mutlak suretle çözülmesi gereken konulardandır

PeyamaKurd - HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, NETEW TV’de Zeynep Cager’in Gündem Özel programında Kürt sorunu başta olmak üzere gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye’deki Kürt Sorununa temas eden Yapıcıoğlu şu ifadelere kullandı:

“İktidar bir çözüm süreci başlattı ve bu başarısızlıkla sonuçlandı. Bugün iktidar neredeyse Kürt meselesi yoktur derecesine geldi. Ama Kürt meselesi vardır ve mutlak surette çözülmesi gereken baş konulardan bir tanesidir. Bu sorunun çözümü sadece Kürtleri ilgilendirmiyor, yaşayan 85 milyon insanın tamamını ilgilendiriyor. Anayasal bir çözüm olmadan bu sorunun ortadan kalkması mümkün değil”


Türkiye’deki siyaset sizce nereye doğru gidiyor? HÜDA-PAR bunu nasıl yorumluyor?

Şuan Türkiye’deki siyaset bir kutuplaşmaya doğru gidiyor. Gergin bir ortama doğru gidiyor. Bu uzun süredir böyledir. Bu durumda HÜDA-PAR olarak rahatsızız. Partiler arasında bir görüş farklılığı olacaktır ama bu farklılıklar bir kutuplaşmaya ve kavgaya dönüşmemelidir. Hiç kimse şahsi bir menfaatini kendi partisinin çıkarları üzerine koymamalı ve hiçbir parti ise parti çıkarlarını halkın çıkarları üzerinde tutmamalı.

Türk siyaseti içerisinde Kürt siyaseti nasıl nefes alabilir? HÜDA-PAR Kürt siyasetini temsil edebilir mi? Kürt siyasetinde bir rol üstlenebilir mi?

Burada diyalog kapıları birileri tarafından ciddi bir şekilde kapatılmış. Belki küçük veya yavaş adımlarla ilerliyoruz ve bunu birileri çok küçük bir adım olarak görebilir ama bir gün o duğru çizgi anlaşılacaktır. Bu gerçekleştiğinde HÜDA-PAR o zaman sel olup akacaktır. Ülkedeki bu sorunları çözeceğiz.

Kürtlerin Anayasal sorunları var. Türkiye’deki anasayal haklar ve temel sorunlar konusunda kutuplaşmalar oluyor. Kürt siyaseti bu konuda nasıl bir nefes alabilir. Ortak sorunlar konusunda Kürt sorununa nasıl bir çerçeve ile bakabilirsiniz?

Bu sorunlar için partilerin ortak çözümler ortaya koyması gerekir. Ortak çözümler ortaya koyan bir yeteneğimiz olması lazım. Ve bir araya gelebilmeliyiz. Ortak bir noktada buluşmak için bir arayış içerisinde olmalıyız. Ancak Türkiye’deki bu kutuplaştırıcı siyaset bir araya gelmeye engel oluyor. Ötekileştirici, kutuplaştırıcı ortamda diyalog kanalları kapanır. İnsanlar ise ortak çözümler konusunda birlikte düşünme çok iyi bir zemin bulamadılar. Bu böyle gitmek zorunda değil. Buna engel olacak olan da halktır. Neticede siyasetçiyi o makama getiren halkın kendisidir.

Önümüzde bir seçim olacak. Seçime dair nasıl bir planınız var, diğer partilerle masaya oturacak mısınız, Kürt sorunlarını ele alma hedefiniz var mı?

Kürt meselesi konusunda bizim çizgimiz partimiz kurulduğu andan itibaren hiç değişmedi. İktidar bir çözüm süreci başlattı ve bu başarısızlıkla sonuçlandı. Bugün iktidar neredeyse Kürt meselesi yoktur dereceye geldi. Ama biz diyoruz ki Kürt meselesi vardır ve mutlak surette çözülmesi gereken baş konulardan bir tanesidir. Bu sorunun çözümü sadece Kürtleri ilgilendirmiyor, yaşayan 85 milyon insanın tamamını ilgilendiriyor. Türkiye’nin bölgesel bir ve bölgede sözü geçen bir ülke olma iddiası varsa, kendi içerisindeki bu sorunu çözmesi gerekiyor.

2015’ten bu yana 7 yıl geçti de ileriye doğru hangi adımlar atıldı ki bu sorun ortadan kayboldu. Bu sorun hala çözüm bekliyor. Bu mesele bir hak-hukuk meselesidir. Bu mesele sadece bir asayiş, bir terör veya geri kalmış mesele değildir. Bu meselenin siyasal, sosyal, psikolojik, tarihsel sorunları var. Temelde bir anayasa değişikliğini yapmak gerekir. Anayasal bir çözüm olmadan bu sorunun ortadan kalkması mümkün değil.

Diyarbakır’da bir alimler konferansı yapıldı ve orada bir ırkçı bir saldırı oldu. Kürtlere ve Kürdistan isimlere yönelik bir saldırı yapıldı. Siz bu konuda ne hisettiniz?

Şimdi orada Kürtlere ve Kürdistan’a bir saldırı yapıldı sözleri biraz ağır olur. Bahsi geçen kişi bir yazı da yazdı, “Evet Kürdistan diye bir coğrafya vardır ama burada bu kelimenin kullanılması bazı sıkıntılara yol açabilir” dedi. Bu toplantıda şu denildi alimler mutlaka Kürt meselesi konusunda bir çözüm sunmalı ve bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeli. Genel anlamda alimlere böyle bir çağrı vardı.

Daha bu konferanslar Kürdistan Alimler Birliği tarafından yapılıyordu, Kürdistan kaldırılıp sadece Alimler Birliği oldu. Neden böyle bir isim değişikliğine gidildi?

Bu konferanslar öncesi sadece Kürt alimleri çağırmayalım denildi. Her bölgeden ülkeden gelsin ve halka böyle genişledi. Libya, Ürdün, Afganistan’dan Pakistan’dan alimler davet edildi. Farklı coğrafyadan alimler davet edildiyse burası o zaman Kürdistan Alimler Buluşması olmaz.

Türkiye son dönemde sınır ötesi operasyonları yapıldı. Irak ve Suriye operasyonlarında birçok olaylar yaşandı, siz konuda neler düşünüyorsunuz?

Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki operasyonlarında bir gerekçe gösterildi. PKK’nin orada silahlı orada bulunması zaman zaman içerde veya dışarda Türkiye’nin askerlerine yönelik bazı eylemlerde bulunması. PKK, elinde silah olduğu sürece Türkiye oraya giriyor ve devam edecek. Bunu önlemenin bir yöntemi var. 2012 yılında bir ifade yer aldı, silah artık bir hak arama yöntemi olarak kullanılmasından çıkarılmalı. Çünkü bu yöntem Kürdistan Bölgesi’ndeki ve Suriye’deki halka da zarar veriyor. Bu gereçte ortadan kalkarsa, bu operasyonlar belki yapılmayacak.

PKK süreci 40 yıla dayanıyor, ancak  bu süreçten önce Kürtlere yönelik Zilan, Dersim gibi katliamları yaşadık. Bu süreci sacede PKK’ye yüklemek doğru olur mu, bu durumları nasıl aşacağız, bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Evet PKK’den önce katliamlar yaşandı. O zaman PKK yoktu ama bugün ki gereçte PKK olarak görülüyor.

Bu Haber 42163 defa okunmuştur.