Eğer Türkiye bir kez daha Batı'nın ayrılmaz bir parçası olacaksa...
PeyamaKurd - ABD'nin önde gelen yayın organlarından National Interest'de, 14 Mayıs'ta Türkiye'de yapılacak seçimler hakkında, Türkiye'ye ve Erdoğan'a dair çarpıcı bir analiz yayımlandı.
Türkiye'nin özellikle dış politikadaki hamlelerinin NATO'ya ve ABD'ye zarar verdiği vurgulanan analizde, Türkiye'nin "Doğu Akdeniz'de pervasızca sondaj faaliyetleri yürüttüğü" ve "Suriye'de bulunan Kürt savaşçılara operasyon yaparak" ABD'nin bölgedeki faaliyetlerinin önüne geçtiği ifade edildi.
Diğer yandan Erdoğan'ın "kaybetmesi halinde yargılanacağı" ve Türkiye'nin "güvenlik tehdidi" olacağı şeklinde, dikkat çeken cümlelere yer verilerek ABD'nin Türkiye'deki seçimler için güçlü bir çağrı yapması gerektiği belirtildi.
National Interest'de yayımlanan analizin tamamı:
"ABD ve Avrupa, Türkiye'de özgür ve adil bir seçim sonucunun sağlanmasında aynı görüşlere sahiptir.
14 Mayıs’ta ülkeyi yirmi yıldır yöneten Recep Tayyip Erdoğan'ın beş yıl daha yönetip yönetmeyeceğine karar vermek için oy kullanılacak. Son zamanlarda yapılan birkaç anket Muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önemli bir farkla önde olduğunu gösteriyor.
Demokratik bir Türkiye'nin ortaya çıkması ABD ve Batı’nın çıkarınadır. Zira, Türkiye Batı'dan uzaklaşmaya devam ederse, Rusya ve İran gibi bölgesel hasımlar daha da cesaretlenecektir. Türkiye'nin bu noktaya gelmesi ise, ülkenin gelecekteki liderlerine bağlı olacaktır.
“NATO’dan, Suriye’deki Kürtlere...”
Türkiye, NATO'nun yörüngesinden uzaklaşıyor ve Putin'in Rusya'sına giderek daha da yaklaşıyor. Erdoğan ayrıca, kimseyi dinlemeden denizaltında gaz arama faaliyetleri yürütüyor ve NATO müttefiklerini düşmanlaştırarak Doğu Akdeniz'in istikrarını ve güvenliğini tehdit ediyor.
Diğer yandan Suriye'de bulunan Kürt gruplara karşı yeni askeri operasyonlar başlatmakla tehdit ederek Suriye'nin istikrarını tehdit ediyor. Türkiye bir kez daha Batılı ittifak sisteminin güvenilir ve ayrılmaz bir parçası olacaksa, Erdoğan'ın olmadığı demokratik bir değişim gerçekleşmelidir.
Bu, yalnızca Türkiye'nin önemli bir NATO müttefiki olması nedeniyle değil, aynı zamanda muhtemelen bölgedeki tek Müslüman demokrasi olması nedeniyle de önemlidir.
Türkiye artık ‘özgür olmayan ülke’ olarak tanımlanıyor
Erdoğan, Türkiye'yi yönettiği yirmi yıl boyunca maalesef ülkenin dramatik bir şekilde otoriter yönetime geçişine zemin hazırladı. Bu, Dışişleri Bakanlığı'nın insan haklarına ilişkin yıllık raporlarında ve Freedom House'un demokrasi değerlendirmelerinde de dikkatli bir şekilde belgelendi. Freedom House, Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bu yana Türkiye'yi artık "özgür olmayan" bir ülke olarak tanımlıyor.
Bu ortamda Türk seçmenleri bir sonraki cumhurbaşkanını seçmek için önemli kaynaklardan yoksundur. Türkler, tüm siyasi partiler ve adaylar hakkında gerekli bilgilerden yoksundur. Türkiye'de devlet müdahalesinden uzak bir medya ortamı da yok.
Bu arada Erdoğan, asgari ücreti ve emekli maaşlarını artırarak ve işletmelere ucuz kredi sunarak, seçmenlerin sevgisini satın almak için uğraşıyor. Bu tür önlemler, 2023 Şubatının başlarında Türkiye'yi vuran yıkıcı depremlerden önce de uygulanıyordu, ancak şimdi yardım ve yeniden inşa kisvesi altında artarak devam ediyor.
Seçimlerin sonucu Erdoğan’ın lehine dönüyor
Kısacası, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu büyük ölçüde Erdoğan'ın lehine dönüyor.
Bu seçim, Erdoğan için sadece siyasi hayatta kalma yarışı değil, aynı zamanda varoluşsal bir süreçtir. Çünkü Erdoğan artık cumhurbaşkanı değilse, muhtemelen bir mahkemede yaptığı sayısız yetki suiistimali için hesap vermek zorunda kalacak.
ABD'nin Türk halkının arkasında durması için eşsiz bir fırsat var. Washington, Türkiye'de demokratik seçimleri savunmak için güçlü bir çağrı yapmalıdır. ABD, özgür ve adil seçimleri teşvik ederek Türkiye'ye desteğini sunmaya devam edebilir."
Bu Haber 42091 defa okunmuştur.