Fikirlerimizi Önce Kendimiz Tutsak Ediyoruz
16 yıllık AKP iktidarının belki de en zorlu zamanlarından geçiyoruz. Seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti çalışanları, gazeteciler, sosyal medyada fikrini beyan eden sıradan insanlar ve daha nicelerinden binlerce kişi cezaevinde.
“Terör örgütlerinin” gün geçtikçe arttığı bir ülkede yaşıyoruz artık ve her an bir terör örgütüyle iltisaklı olduğunuzun iddia edilebileceği bir güvensizlik ortamındayız.
Söz gelimi; eşine şiddet uygulayan bir adam, mahkemenin vereceği cezadan kurtulmak için eşini “FETÖcü” ilan edebiliyor. Komşusunu çekemeyen biri, hemen CİMER’e bir mail atarak temeli olmayan bir ihbarda bulunabiliyor. Çünkü bu ihbarın mesnetli olup olmamasına bakmayarak değerlendirileceğini ve en azından o kişinin gözaltına alınacağı biliniyor.
Bu korku furyasının evlere, akraba içerisine, komşu ilişkisine, arkadaşlıklara, iş yerlerine ve hatta sokağa yansıdığı çok net görülmektedir. İnsanlar kendi düşüncelerini artık en yakınlarından bile gizler olmuş.
Basit bir ticaret davasında bile FETÖ’ nün adını duyabilirsiniz. Bir avukat, müvekkilinin çıkarını savunmak için şöyle diyebilir: “bu davaya daha önce bakan hâkim/e FETÖ’den içeride.” Yani “bu davada olumsuz bir karar vermek FETÖcülüktür, ayağını denk al, hakkında ihbarda bulunurum” demektir bu.
Evet, toplumun her alanına ihbarcılık yayılmış durumda. Çünkü ihbar etmenin maddi bir kazancı da var artık. Eğer bir “terör örgütünün” yakınından uzağından geçmiş birini bulup ihbar ederseniz iyi para kazanabilirsiniz.
İhbar dışında işleyen Leviathan bir mekanizma da var elbette. İçişleri Bakanlığı bünyesinde onbinlerce sosyal medya hesabını takibe alan ekipler oluşturuldu. Yüzlerce insanın Erdoğan’a hakaretten cezaevinde olduğunu bilmeyen yok. Bu bilgiye sahip olunca da korkmamak elde değil.
Son zamanlarda Twitter’da bu korkuyu ifşa eden bir furya başladı örneğin. İktidarla ilgili bir eleştiride bulunmak isteyen kullanıcılar şu ifadeyi kullanıyorlar: “Silivri soğuktur şimdi.”
İktidara eleştiri yöneltirlerse yargılanacaklarını ve muhtemelen cezaevine gönderileceklerini düşünüyorlar. Bu nedenle eleştiri yapmadan eleştiri yapabilmenin zekice bir yöntemini bulma zorunluluğu hissetmişler.
Sokak röportajlarında da bu durumu görmek mümkün. Son günlerde popüler olan iki video var mesela. Birinde yaşlı bir amcaya belediye hizmetleriyle ilgili bir soru soruluyor ve amca cevaben: “Ben AKP’ye pistir desem vallahi yarın cezaevine girerim” diyor.
Diğer video daha da ilginç. “Sizce AKP oy kaybeder mi bu seçimde?” diye sorulan bir soruya, yaşlı amca önce kayıtsız kalıyor, daha sonra hiç konuşmadan ellerini kelepçelenmiş gibi yaparak “konuşursam tutuklanırım” demek istiyor.
Tabii tutuklanma tehlikesin dışında mevcut işinizden de olabilirsiniz. Onbinlerce insan KHK’lar ile herhangi bir soruşturma geçirmeden ve haklarında suç teşkil edecek bir olgu ortaya konmadan işlerinden oldu.
Üstelik KHK ile atılan kişilerin eşleri de ivedilikle işlerinden atılıyor ve bir daha çalışma fırsatı dahi verilmiyor. İktidarın açlıkla terbiye etmek istediği kesimlerdir bunlar.
Fakat enseyi karartmaya gerek yok; Türkiye’de bir sürü yeni cezaevleri inşa ediliyor. Artık eskisi gibi sıkış tıkış olmayacak içerisi. İçeri girmeyip de işinizden mi oldunuz? Korkmayın, zaten herkes aç.
Cihat Emir Aykaç
30.12.2018
Bu Makale 42121 defa okunmuştur.