Dünden bugüne Kürt mizahının yükselen sesi
Tarih, soytarılıkla başlayan, aristokratları güldürme sanatıyla devam eden ve nihayetinde tiyatro sahnelerine taşınan komedinin, her kültürün kendi rengiyle yoğurduğu bir sanat olduğuna şahitlik eder. Kürt mizahı da bu evrensel yolculukta kendine has bir rota çizmiştir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, her Kürtçe yapılan performans, otomatikman yüksek komedi değeri taşımaz. Bu mizahın hak ettiği zemine oturabilmesi için sağlam bir retorik ve kültürel derinlikle harmanlanmış bir anlatıma ihtiyaç duyulur.
Antik Yunan filozofu Aristoteles, “Ciddiye almanız gereken bir şeyle dalga geçmeyin” der. İşte Kürt komedisini diğerlerinden ayıran en bariz özellik de tam olarak budur. Bu mizah geleneği, “üstünlük” tezi üzerine kurulu alaycı bir tavırdan ziyade, daha çok felsefi bir kavram olan “rahatlama” ve dayanışma hissine hitap eder. Amacı, seyirciyi güldürürken aynı zamanda onunla aynı dili konuştuğunu, aynı acıları ve sevinçleri paylaştığını hissettirmektir.
**
Kendini özgürce ifade etmenin yolları kapanan, kültürüne dair ne varsa yasaklanan bir toplumda, sanat en güçlü sığınak haline gelir. İşte tam da böyle bir dönemde, 90'lı ve 2000'li yıllarda, Suriyeli Kürt bir isim olan Bave Teyyar çıktı. Onun skeçleri, bir araya gelen insanlar için en güzel aktiviteye dönüştü.
O dönemler Yılmaz Erdoğan ve benzeri Kürt kökenli komedyenler olsa da ana dilleri Kürtçe'de üretmemeleri, ulaşabilecekleri kitleyi sınırlandırdı. Bave Teyyar ise çektiği videolarla, işlediği sıradan, gündelik konularla hanelerin içindeki bir birey gibi oldu. Onu izleyen herkes ekranda kendinden bir parça buldu. Bugün Kürtçe komedi yapanların neredeyse tamamının ilham ve referans kaynağı, bu öncü isimdir.
O dönemler, asimilasyonun ağır baskısı altında, toplumda kabul görmenin sancısını yaşayan bir nesil, belki ilk başta küçümseyici bir bakışla baktı. Ancak zaman değiştikçe, aidiyet duygusunun önemi arttıkça, Bave Teyyar'ın değeri daha iyi anlaşıldı ve takdir gördü.
**
Bu mirası, Erdal Kaya, Deniz Özer (Deno), Bahoz Özsunar gibi isimler daha da ileri taşıdı. Sosyal medyanın gücünü arkalarına alarak, beyaz tülbentli (laçık) annelerden gençlere kadar her kesime ulaşmayı başardılar. Kürtçe komediyi ailelerin oturma odalarına, mutfaklarına kadar soktular.
Yaptıkları şey, sıradan ve öylesine ortaya çıkmış bir olgu değil, derin bir ihtiyacın sonucuydu. Kendilerine yepyeni bir alan açtılar; başkasına benzemek yerine, ait oldukları toprakların değerlerini, insanlarını ve hikayelerini bir ayna gibi seyirciye yansıttılar. Onlar için sahne, bazen bir sokak, bazen bir evin damı, bazen de üzerine çıkılan mütevazı bir tabureydi.
**
Köklü bir milletin mirası, sadece toprakla değil, sanatla aktarılan bir sesle, bir gösteriyle de taşınır. Tıpkı Kürt kültürünün kadim sesli tarih kaydı Dengbejlik sanatında olduğu gibi…
Nasıl ki dengbejlerin şarkıları ve hikayeleri nesilden nesile aktarılarak bugüne geldiyse, bugün üretilen her Kürtçe komedi skeci de gelecek nesillere aktarılacak kıymette bir kültür hazinesidir. Tarih, bir gün Kürt komedisi diye çok katmanlı ve güçlü bir gerçekle yüz yüze gelecek. Bu, sadece bir gülmece değil, bir var olma mücadelesinin naif, samimi ve son derece güçlü sesidir.
Bu Makale 148 defa okunmuştur.