“Kürtler, Kılıçdaroğlu’na desteğini ikinci turda azalttı, Erdoğan oy arttırdı”

“Kürtler, Kılıçdaroğlu’na desteğini ikinci turda azalttı, Erdoğan oy arttırdı”

PeyamaKurd - Deprem ve artan fiyatlar gibi zorluklara rağmen Erdoğan'ın iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin, muhalefete güvenmediğini gösteriyor. Erdoğan'ın önümüzdeki beş yıl boyunca daha güçlü bir liderlik göstermesi bekleniyor.

İngiltere merkezli Middle East Eye'de, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferi ile biten seçim sürecinin değerlendirildiği bir analiz yayımlandı. 

Analizde, özellikle Türkiye'deki muhalefetin seçim öncesi ve seçim süreci boyunca halkı ikna etmekte zorlandığı tespiti yapılırken, "Deprem ve artan fiyatlar gibi zorluklara rağmen Erdoğan'ın iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin muhalefete güvenmediğini gösteriyor” denildi.

Ayrıca, muhalefetin seçimin kaybedilmesinin ardından sessizliğe büründüğü vurgulanan söz konusu analizde, muhalefet partilerinin muhtemelen değişimleri gelecek yıl yapılacak olan yerel seçimlerin sonrasına erteleyeceği iddia edildi. 

“Önümüzdeki beş yıl daha güçlü bir liderlik gösterebilir”

Türkiye'de 28 Mayıs günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir zaferiyle daha sonuçlandı.

Dünya liderleri, Erdoğan'ı otuz yılı aşkın bir süredir devam eden siyasi kariyerinin son zaferinden dolayı tebrik etmek için acele ederken, Erdoğan'ın da Türkiye'nin siyasi tarihine geçtiğini söylemeye gerek yok.

Genel olarak bir kampanya dehası olarak görülen Erdoğan’ın hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından, önümüzdeki beş yıl boyunca daha güçlü bir liderlik göstermesi bekleniyor.

Erdoğan son günlerde depremzedeler için yeni evler de dahil olmak üzere çeşitli projeleri Türk halkının beğenisine sundu ve seçim gecesi de bu maratonunun bitmediğini ilan etti. AK Parti ve destekçilerine yeni hedeflerinin gelecek yıl yapılacak olan belediye seçimlerini kazanmak olduğunu söyledi.

“Kılıçdaroğlu'nun, yüzde 48 alması açık bir yenilgi olarak görülmelidir”

Diğer yandan, birbirine zıt görüşlere sahip siyasi partilerin yer aldığı bir “büyük koalisyon” oluşturan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Pazar günkü seçimlerde, oyların sadece yüzde 48'ini alması, açık bir yenilgi olarak görülmelidir.

Çünkü, Erdoğan'ın yirmi yıl iktidarda kaldıktan sonra, son deprem ve büyük şehirlerde yükselen konut fiyatları gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmasına rağmen beş yıl daha iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin muhalefete güvenmediğini gösteriyor.

“Kürtler, Kılıçdaroğlu’na desteği ikinci turda azalttı, Erdoğan oy arttırdı”

Yedi cumhurbaşkanı yardımcısından oluşacak yeni bir hükümet kurma sözü veren Kılıçdaroğlu, kendisini Türkiye'nin acil sorunlarını çözebilecek bir siyasetçi olarak gösteremedi. Ayrıca, pazar günkü oylama öncesinde politika değiştirerek aşırı sağcı argümanları benimsedi. Ancak sonuç alamadı.

Kılıçdaroğlu'nun aşırı sağcı Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile anlaşması Kürt seçmeni görünürde bir hayal kırıklığına uğrattı.

Yeşil Sol Parti, Kılıçdaroğlu adına oy almak için elinden gelen her şeyi yapsa da ülkenin Kürt ağırlıklı kentlerinde katılım oranı ve Kılıçdaroğlu'nun halk desteği, ikinci turda gözle görülür şekilde azaldı. Buna karşılık, Erdoğan ikinci turda biraz daha fazla oy aldı.

Erdoğan cumhurbaşkanlığı yarışını yüzde 4 farkla kazanırken, rakibi İstanbul ve Ankara'da üç puan önde. Bu da Türkiye cumhurbaşkanı ve partisini alarma geçirmesini gösteriyor.

2024 belediye seçimlerini her iki şehirde de kazanmak için Erdoğan'ın büyükşehir ilçelerinde yaşam maliyetini düşürmeye yönelik politikalara odaklanması gerekecek. Bir diğer önemli konu da Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşlerinin hızlandırılması olacaktır.

Her iki konunun da tamamen farkında olan Erdoğan'ın, partisinin yerel seçim kampanyasını bu sonbaharda bu zorluklarla ilgili yeni politikalar açıklayarak başlatması beklenebilir.

Erdoğan ve yeni dönem

Cumhurbaşkanlığı seçiminin geride kalmasıyla birlikte, Türkiye cumhurbaşkanı muhtemelen kabinesini kurduktan sonra uluslararası gezilerle diplomasiye öncelik verecek.

Bu yeni dönemde Erdoğan bölgesel normalleşmeye devam edebilir ve seçim sonuçlarını Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini onarmak için bir fırsat olarak görebilir.

Nitekim ABD Başkanı Joe Biden'ın, pazartesi günü Erdoğan'ı tebrik eden telefon görüşmesi, ikili ilişkilere yeni bir ivme kazandırılması yolunda ilk adım olarak görülebilir. Yine de Washington'un Ankara'dan, Türkiye'ye F-16 satışı karşılığında İsveç'in NATO hedefini onaylamasını talep etmesi, Ankara'nın ittifak içindeki rolünü pekiştirmenin bir yolu değil.

Bu arada, Türkiye cumhurbaşkanı seçim kampanyası sırasında Rusya ile birçok alanda daha yakın işbirliğine gideceğini duyurdu ve Batı ile Rusya arasında mevcut denge politikasından vazgeçmesi için hiçbir neden yok.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un kutlama mesajında değindiği gibi, Türkiye Avrupa'nın güvenliğine önemli katkılarda bulunabilir. Ancak bunun için Türkiye'nin özerk dış politikasına saygı duyulması ve çıkarların örtüşmesi için karşılıklı çaba gösterilmesi gerekiyor.

İnsanlar, seçim sonuçlarının politikacılar için bir mesaj işlevi görmesi gerektiğine inanma eğilimindedir. Bazıları, pazar günkü seçimlerin sonucunun ülkenin siyasi arenasında değişim rüzgarları estirmesini bekleyebilir. Bu anlamda Türk halkı, muhalefetin Erdoğan'a karşı aldığı son yenilgiden ne gibi dersler çıkaracağını merak ediyor.

Aynı zamanda, Millet İttifakı içinde çözülebilecek iç çekişmeler ve ilgili siyasi partilerin yakında istifa edeceği yönünde spekülasyonlar yapıldı.

Muhalefet, seçimleri unutturmak için Erdoğan’ı eleştirecek

Sonuç olarak muhalefet, Türkiye'nin sorunlarını çözmek için ortak bir vizyon geliştiremediği ve bu planı etkili bir adayın yardımıyla anlatamadığı tartışmasını belediye seçimleri sonrasına erteleyecek gibi görünüyor.

Ayrıca muhalefet liderleri, ittifak ve ilgili partileri içindeki muhalefete baskı uygularken, taraftarlarına 28 Mayıs seçimlerini unutturmak için Erdoğan'ı şiddetle eleştirecekler.

Muhalefetin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesinde başvurduğu mülteci karşıtı söylemi bir kez daha benimseme olasılığı, Türk demokrasisine ciddi bir meydan okuma olmaya devam edecek.