Efrin ve Kerkük’te yaşananlar Kürtlerin birliğini zorunlu kılmıştır
Bundan önceki ‘’Ulusal birliğin inşası’’ başlıklı yazımda bu konudaki düşüncelerimi dile getirmiştim. Kürt siyasetinin içinde bulunduğu dağınıklığa rağmen umutsuzluğa düşmeden geçmişin yanlışlarından dersler çıkararak referandumda öne çıkan bağımsızlık ruhunun etkileri birleştirici olmuştur. Bağımsızlık fikri, birinci ivme kazanmıştır.
Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık talepleri şimdiye kadar hiç bu kadar güçlü bir ilgi ve uluslararası kazanım oluşturmadı. Irak merkezi hükümetiyle yıllardır süren anlaşmazlıklar nedeni ile Kürdistan yönetimi hep baypas ediliyordu. Irak, kendi egemenlik haklarını Kürtlerin üzerinde görme alışkanlığı ile birlikte eşit haklara sahip olma kültürü ve demokratik teamülleri benimsenme anlayışı geliştirmedi. Çünkü temelde iki farklı demokrasi özgürlük anlayışının bir arada yaşama şansı kalmamıştır.
Kürtler yıllardır geçmişe dayalı özgürlük mücadelelerinde edindikleri tecrübelerle kendi kaderlerini ancak kendilerinin tayin edebileceği bağımsız devlet olma yolunda (Başkan Barzani’nin engin ön görüşü ile ) özgür halk iradesi ile referanduma başvurdular. Kürt halkı, uluslararası hukukta kabul gören self-determinasyon haklarını kullanarak referanduma gitti ve halkın %93’ünün büyük çoğunluğuyla kabul gördü. Bağımsızlığa karşı güçlerin ise içerdeki ihanetçiler ve Kürt düşmanı rejimlerin komplo tuzakları açığa çıktı.
Güney Kürdistan da parlamento seçimlerinde Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) seçim başarısı geleceğe dönük yol haritasında Sayın Başkan Mesud Barzani’nin liderliğinde sağlam adımların atılacağı Kürdistan’ın dört parçasında bağımsızlık ruhu aşıladı. Uluslararası toplumda Güney Kürdistan’da Kürtlerin ulusal demokratik haklarında başarılı bir sınav vermeleri başta ABD ve bir çok Avrupa ülkelerinde takdir ile karşılanmaktadır.
Kürdistan’ın diğer parçalarında, Bakur’da ulusal milli çizgide faaliyet gösteren partilerde önemli birlik çabaları sürdürülmektedir. Geçmişin parti örgüt aidiyetleri ve ideolojik aygıtlarını aşarak bağımsızlıkçı reel-politik bir siyaset tarzının gelişebileceği işaretlerini vermektedir.
Rojava’da Efrin yenilgisinden sonra PYD’nin Amerika’nın Orta Doğu’nun yeniden yapılandırılmasında izlediği stratejik desteği ile DAİŞ’e karşı verdikleri kahramanca mücadelesini silahlı güçlerini doğru hedefte yönlendirmelerini PYD’nin değişebileceği ulusal saflarda yer alabileceği umudunu güçlendirmektedir.
Rojhilat’ta, KDP-İ’nin (Kürdistan Demokrat Partisi İran) ulusal mücadele çizgisinde Qazi Mihemed ruhunu taşıyan kökleri, tarihin derinliklerinden gelen tecrübeleri ile İran otorite rejimine karşı mücadeleleri kararlı bir şekilde devam etmektedir.
Güney’de referandum ilanıyla başlayan bağımsızlık ruhu, dalga dalga tüm parçalarda etkilerini özgürlükçü bir isyanla ulusal birliğin inşasına doğru evrilmektedir. Kürt aydın ve siyasi partileri bu yeni tarihi değişime uygun örgütlenmeleri gerekmektedir. Halka güven verici milli demokratik meşruiyete dayalı Kürt milletinin her kesimi kucaklayıcı birlik ruhuyla çelişmeyen dayanışma içerisinde olmaları gerekir.
Kürtler bundan sonra hiçbir gücün, devletin hamiliğinde köle olarak yaşamamalı kendi topraklarının özgür efendileri olmalıdırlar. Kobanê, Efrin ve Kerkük’te yaşananlar Kürtlerin birliğini zorunlu kılmıştır. 20. Yüzyıl Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık yılı olarak tarihe geçecektir.
Lütfü Kıvanç
17.12.2018
Bu Makale 42180 defa okunmuştur.